Editor

Mevsim değişikliği hastalıkları nelerdir?  sorusu kapsamında birçok hastalıktan bahsedebiliriz. Bütün mevsimsel geçişlerde yaşandığı gibi kış aylarından bahar aylarına geçtiğimiz günlerde de birçok hastalığın görülmesinde artış yaşanıyor. Bu artışlar ile birlikte havaların ısınmaya başlaması ve buna karşın da ani ısı düşüşleri veya yükselişleri, rüzgar, yağmur, polenler gibi nedenlerle vücut direnci de azalıyor. Bahar aylarına geçişte üst solunum yolu hastalıkları, alerjik astım ve alerjik rinit, mide-bağırsak hastalıkları, depresyon gibi birçok hastalığın yaygın bir şekilde görüldüğüne gözlemlenir. Bu hastalıklar ve korunma yolları hakkında ise şunlar aktarılabilir: Mevsim Değişikliğinde Ortaya Çıkan Hastalıkların Belirtileri Mevsim değişikliği birçok hastalığın yaygın olarak görülmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu hastalıkların belirtileri ise şunlardır: Gözlerde sulanma ve şişlik, Nedensiz vücut ağrıları ve sabah uyanmakta zorlanma, Hapşırma sıklığının artışı, İştahszılık, Boğazda kaşıntı ve hırıltı, Göğüs bölgesinde uyuşma ve ağrı, Mide bulantısı, Gece hızla üşüme veya terleme gibi belirtiler mevsim değişikliğinin yol açtığı belirtilerdir. Üst Solunum Yolu Hastalıkları Bahar aylarında ani bir şekilde ısınma ve soğumaların yaşanması, rüzgar, yağmur gibi durumlara karşı tedbirli davranmayarak kendimizi koruyacak etkili önlemleri alınmadığı zaman bu etkenler, üst solunum yolu rahatsızlıklarında artışa sebep oluyor. Bu hastalıklar ise bademcik iltihaplanması, larenjit, farenjit, orta kulak enfeksiyonları ve sinüzit olarak karşımıza çıkıyor. Kişide ise çoğunlukla ateş, öksürük, boğaz ağrısı, hapşırık, kulak ağrısı, ses kısılması ve geniz akıntısı şeklinde belirtiler ortaya çıkıyor. Ancak üst solunum yolu rahatsızlıklarına karşı önceden bir önlem alarak korunmak da mümkündür. Bu tedbirler ise ısı değişimlerini göz önünde bulundurarak giysi seçmek, dengeli beslenmek, yeteri kadar meyve ve sebze tüketmek, gün içinde yaklaşık olarak 2 litre su içmek, sigaradan kaçınmak ve uykusuz kalmamak gibi uygulamalar başı çekiyor. Alerjik Rinit Saman nezlesi şeklinde de adlandırılan alerjik rinit hastalığı, burun mukozasının alerjik sebeplerden dolayı iltihaplanması anlamına geliyor. Küf mantarları ve ev tozu derken yıl boyunca görülebilen alerjik rinit bahar aylarında havada uçuşan polenler sebebiyle de artış gösteriyor. Burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, öksürük, burun kaşıntısı, geniz akıntısı, gözlerde kaşıntı, kızarıklık ve sulanma alerjik rinitin belirtileridir. Alerjik riniti olan kişilerin yüzde 30’unda ise alerjik astımla da karşı karşıya kalınabiliyor. Alerjenlerden korunmak, gerektiğinde make kullanmak ve polenlerin olduğu yerlerden uzak kalmak önemli tedbirler arasındadır. Alerjik Astım İlkbahar döneminde alerjik astımı olan kişiler zor bir süreçten geçer. Hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklarla seyreden bu hastalık alerjik sebeplerle oluşur. Burada etkilenen yer ise hava yolları oluyor. Bu iltihap sebebiyle hava yollarının mukozasında ödem oluşuyor. Öksürük, hırıltılı nefes ve nefes darlığı, alerjik astımın önemli belirtileri arasında olurken, ateş ve koyu bir renkte olan balgamlı öksürüğün de eklenmesi enfeksiyon eklendiği anlamına gelir. Alerjenlerden korunmak ve tedavinin aksatılmaması bu nedenle çok önemlidir. Mide Hastalıkları Bahar aylarında sebebi tam olarak bilinmemekle beraber reflü, peptik ülser ve gastrit gibi hastalıklarda da önemli derecede artış yaşanıyor. Önceden hafif şikayetleri olan kişilerde alevlenmeler olabilirken, şikayeti olmayan kişilerde de yakınmalar başlayabiliyor. Şişkinlik, karnın üst bölümünde ağrı ve yanma, ağza ekşi su gelmesi, geğirme, kusma, bulantı ve geceleyin şiddetli ağrı önemli olan belirtiler arasındadır. Bu hastalıktan korunmak için de kızartma, baharatlı ve yağlı yiyecek, sigara, kahve, alkol ve gazlı içecekten kaçınmak gerekirken, sık ve az yemek ve kilo kontrolüne de dikkat etmek gerekiyor. Bahar Yorgunluğu Metabolizmadaki değişiklikler kişilerde bahar yorgunluğuna da yol açabiliyor. Ortaya çıkan bu durum kişinin aile ve iş yaşamı ile genel olan yaşam kalitesini olumsuz bir şekilde etkileyebiliyor. Bahar yorgunluğunun kişilerde yarattığı belirtileri ise yorgunluk ve halsizlikten baş ve eklem ağrılarına hatta devamlı olarak uyuma isteğine kadar birçok faktör bulunuyor. Bahar yorgunluğundan korunmak amacıyla da düzenli bir şekilde spor yapmak, yeterli ve dengeli beslenmek, mineral ve vitamin eksikliklerini gidermek, sigara ve alkolden uzak durmak, uyku ritmine önemli ölçüde dikkat etmek ve bol su tüketmek çok önemlidir. Ürtiker Halk arasında kurdeşen adıyla da bilinen ciltte oluşan kızarıklık ,kabarma ve kaşıntı ile de seyreden bir hastalıktır. Birçok sebep ürtikere yol açmakla beraber polen maruziyetinin de artmış olduğu ilkbahar aylarında hastalığın sıklıkla ortaya çıkmasını artırmıştır. Bu hastalıktan korunmada ise diğer alerjik rahatsızlıklarda da olduğu gibi alerjenlerden uzak durmak gerekecektir. Mevsim Değişikliği Hastalıklarından Korunma Yöntemleri Mevsim değişikliğinin sebep olduğu hastalıklara karşı genel korunma yöntemleri şunlardır: Beslenmeye özen gösterilmelidir. Özellikle de günün en önemli olan öğünü kahvaltı asla aksatılmamalıdır. Kahvaltı hem gün boyu enerjik olmanızı sağlarken hem de bağışıklık sisteminizi de güçlendirmeye yardımcı olur. Protein almak, taze meyve ve sebze tüketmek yerine de karbonhidratlı yiyecekleri tüketmek vücudunuzu mikroplara karşı savunmasız bir halde bırakır. Bol bol su tüketimi yapılmalıdır. Çünkü vücudunuzun bütün fonksiyonları günlük bir şekilde yeterli su alınmadığında tüm işlevini yitiriyor. Ortaya çıkan bu durum da sosyal ve iş ve hayatınızı oldukça etkiliyor. Bu nedenle de yanınızda su şişesi taşımak büyük önem taşıyor. Uzmanlar da günde 2 ve 2,5 litre kadar su içmenin önemine sürekli olarak dikkat çekiyor. Değişen hava koşullarında aşırı kalın veya aşırı ince giyinmemeniz gerekir. Çünkü çok terlemek ve çok üşümek de hastalıkların meydana gelmesine yol açar. Dolayısıyla normal incelikte olan kıyafet üzerine bir hırka giyinmeniz doğru olacaktır. Bağışıklık sistemini güç kazandıran vitaminleri yeterli bir miktarda almanız da hastalıklara karşı korunmada etkilidir. A vitamini almanız halinde mikropların vücudunuza girmesini önlemiş olurken C vitamini aldığınız da ise vitamin vücudunuzu hastalıklara karşı önemli ölçüde korur.

Bitkisel gıdaların yararlarını bilenlerin araştırma yaptıkları konulardan biri de karanfilin faydaları nelerdir? hangi hastalıklara iyi gelir? konusudur. Karanfil, sindirim sistemi için son derece yararlı olan bileşenleri içeriğinde barındırırken, gastrit problemini de yok edici etkisiyle bilinir. Sindirim sırasında salgılanan enzimlerin uyarılması ve sindirimi kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Şişkinliği, gaz sancısını, gastriti, hazımsızlığı, karında ödem oluşunu ve mide bulantısını azaltma konusunda büyük başarıya sahiptir. Ülser, gastrit ve mide rahatsızlıkları oluşumunu önleyici etkiye sahip olan karanfil, çoğu ilacın üretiminde de kullanılır. Kurutulmuş karanfil tomurcuğu, yaprağı ve sapları ezilerek tıbbi ilaç yapımı için ana madde olarak kullanılır. Karanfilin, baş ağrısı, diş ağrısı, ağız kokusu gibi sorunlarda kullanıldığı çoğu kişi tarafından bilinirken, tümör önleyici etkisinin bulunduğu ise az sayıda kişi tarafından bilinir. Karanfil Nedir? Karanfil, yemeklerin vazgeçilmez baharat ve tatlandırıcılarından biridir. Özellikle aşurelerde kullanılan karanfilin değişik bir kokusu bulunur. Bu koku çiçeğinde de yoğun olarak bulunmaktadır. Bitkiyi bilimsel anlamda açıklamak gerektiğinde ise mersingiller familyasından geldiğini söylemek mümkündür. Ağaçta yetişen karanfil bitkisi, yağmurlu ve sıcak iklimlerin yaşandığı ülkelerde bulunur. Genellikle Hindistan ve Doğu Afrika gibi Asya ülkelerinde yetişen bu bitki, ülkemizde de yağış alan bölgelerde bollukla bulunur. Karanfilin çiçekleri hoş kokuludur ancak baharat olarak kullanılan karanfilin, çiçeklerinin açmadan tomurcukken toplanması gerekir. Yaş olan tomurcuklar güneşli ve havadar bir ortamda temiz bir şekilde kurutulur. Karanfil Nasıl Tüketilir? Karanfil; Çiçek olarak, Kurutulmuş tohumlarından yağı çıkarılarak, Kurutulmuş şekilde çayı demlenerek, Kurutulmuş olarak, Öğütülmüş ve un haline getirilerek kullanılabiliyor. Karanfil Nelere İyi Geliyor? Karanfil bitkisi hoş kokusu ile rahatlatıcı bir etki taşır. Bu özelliğiyle bahar aylarında vazolarda ev içine günlerce esans sağlar. Karanfil sağlık anlamında ise; Kötü nefes kokusuna iyi gelerek ağız kokusunu giderir, Diş ağrılarını yok eder, Hazımsızlık, Mide bulantısı, Akne, Cilt sorunları, Baş ağrısı, Bağırsak problemleri, İdrar yolları iltihabı, Cinsel gücü artırıcı, Bakterileri önleyici, Tümör oluşumunu önleyici, Akciğerlere iyi gelici, Ödem Attırıcı, Hafızayı güçlendirici özelliklere sahiptir. Her rahatsızlık için farklı kullanım şekilleri bulunan karanfilin, en çok kullanıldığı şekil ise çiğneme yöntemidir. Karanfil Hangi Hastalıklara İyi Geliyor? Karanfil yıllar öncesinden beridir sağlığa yararları kanıtlanmış olan bitkiler arasında yer alıyor. Mide sıkıntıları başta olmak üzere, bağırsak ve sindirim sistemine kadar pek çok rahatsızlığa iyi geliyor. Antioksidan gücü yüksek olan karanfil, aynı zamanda kuvvetli bir ağrı kesici, iltihap ve bakteri önleyicidir. Afrodizyak etkisi taşımasıyla da cinsel isteksizliği ortadan kaldırıcı etkiye sahiptir. Mide ülseri, Mide kanseri, Mide şişmesi, Nefes darlığı, Nefes almada güçsüzlük, Diş iltihapları, Diş ağrısı, Ağız kokusu, Çürük diş, İdrar yolları iltihapları, İdrar yollarında darlık, Yumurtalık kisti, Gastrit, Kemik erimesi, Diyabet gibi hastalıklarda kullanılan karanfil, çayı demlenerek de tüketildiğinde büyük bir etkiye sahiptir. Karanfil Baş Ağrısında Nasıl Kullanılıyor? Karanfil baş ağrısına karşı özel bir etkiye sahiptir. Çoğu ağrı kesici ilacın içersinde karanfil kullanılmaktadır. Baş ağrısını evde yapacağınız macun ile gidermeniz mümkündür. Bu macunu hazırlayabilmek için birkaç karanfil tanesini iyice döverek toz haline getirmeniz gerekecektir. Ardından bir miktar suyla karıştırarak hamur kıvamına getirilir. Hamur bir parça kaya tuzu ile karıştırılarak üzerine yarım bardak süt eklenir. Bu karışımın baş ağrılarında son derece etkili olduğu ve baş ağrısını kısa bir süre içinde giderdiği kanıtlanmıştır. Karanfil Ödem Attırıcı Olarak Nasıl Kullanılıyor? Karanfil ödem attırıcı içeriğiyle de güzel bir zayıflama etkisine sahiptir. Hızlı bir şekilde yağ yakan karanfil, vücutta oluşan ödemi yok ediyor. Bir tatlı kaşığı karanfil, 1 tatlı kaşığı zencefil tozu ve 1 adet çubuk tarçını ya da 1 kaşık toz tarçının üzerine 2 bardak su eklenir. Bu karışımın bir çaydanlıkta kaynatılması ve demlemeye bırakılması gerekir. Bu karışım aç karnına yemeklerden yarım saat önce sabah ve akşam olmak üzere her gün 2 defa içilir. Bu özel kür uygulanırken, aşırı yağlı, çok şekerli ve hamur işi tarzındaki gıdaları tüketmemeye gayret edilmesi daha hızlı sonuç almak için uyulması gereken kuralları oluşturuyor. Karanfil'in Yararlı Kullanımı Karanfil, yemeklere lezzet katmak için baharat olarak kullanılıyor. Özellikle ramazan aylarında oruç açıldıktan sonra bir bardak suya bir tane karanfil atılarak içilebiliyor. Karanfil, tatlı ve reçel yapımında, evde yapılan meyve sularında, hoşaf ve kompostolarda da tatlandırıcı ve baharat olarak kullanılır. Karanfil tomurcukları ise bitki çayları olarak demlenilerek, bal ile tatlandırılarak içildiğinde öksürüğe son derece faydalıdır. Karanfili bir süre suda bekleterek, çiğnemek ağız kokusu için son derece faydalıdır. Toz haline getirilen karanfil tohumu, diş ağrısı için son derece yararlıyken, diş çürümesini de engelleyici etkiye sahiptir. Gün içinde tüketilen bir ya da iki tane karanfil güzel bir vitamin takviyesi de sağlayacaktır. Karanfilin içinde yüksek oranda demir, fosfor, protein, kalsiyum, A, C vitamini ve karbonhidrat bulunur. Bu vitamin takviyesini kullanabilmek için karanfil tohumunu döverek ezmek ve çorbaların içine katarak tüketmek gerekir. Karanfil Yağının Kullanım Amacı Ve Yararları Kurutulmuş karanfil tohumunun yağı da son derece yararlı mineraller içermektedir. Karanfilin yağını çıkarmak için de buharlaştırmak ve damıtmak gerekir. Yağı çıkarılan karanfil, sağlık için gerekli bir içerik sağlar. Ağrı kesiciler, antihistaminikler, krem ve merhemlerde kullanılır. Kozmetik alanında da kullanılan karanfil yağı, cilt bakım ürünlerinde, morluk yok etmede, akne ve sivilce kremlerinde kullanılır. Karanfil yağı, duş jeli ve şampuanlarda da özel bir işlenme şeklinden sonra kullanılır. Cilde olan faydalarının yanı sıra saç sağlığı için de faydalı olan karanfil yağı, saç çıkarmayı da sağlar.

Sıklıkla yaşanan bir sorun olan öksürüğe karşı, öksürük neden olur? öksürük nasıl geçer? sorusu sorulur ve yanıt aranır. Öksürüğün oluşmasında farklı faktörler etkili olduğu gibi, çözümü için de farklı yöntemler söz konusudur. Öksürüğe neden olan sebepler bilinmeli, bu durumun önlenmesine yönelik olarak gerekli malzemeler tespit edilmeli ve geçmesi için gerekli olan uygulamalar yapılmalıdır. Öksürüğün Oluşma Nedenleri Nelerdir? Öksürüğün oluşması için pek çok farklı neden olabilir. Bu nedenler; bulunulan ortama, kişinin bünyesine veya daha farklı sebeplerden kaynaklı olabilir. Öksürüğün oluşma nedenleri: Kişi soğuk almış olabilir. Toz alınması sonucunda boğaz enfeksiyonu oluşarak öksürük oluşmuş olabilir. Sıcak ve soğuk gıdaların dikkat edilmeden tüketilmesi soncunda öksürük oluşmuş olabilir. Virüs veya bakterilerin neden vücuda yerleşmesi sonucunda öksürük oluşmuş olabilir. Başlıca bu sebeplerden dolayı öksürük oluşur. Ortaya çıkan öksürük halinde, bu durumun neden kaynaklı olduğunun tespit edilmesi gerekir. Bu sayede önlem alınabilir ve tedavi için gerekli uygulamalar yapılabilir. Öksürük Nasıl Oluşur? Öksürüğün oluşma durumu iki farklı şekilde gerçekleşir. İlk olarak kısa süreli olarak da adlandırılan geçici öksürük, ikinci olarak da süreli öksürükten bahsetmek mümkündür. Bu öksürüklerin oluşması: Kısa süreli, geçici öksürüğün oluşması: Kısa süreli öksürüklerin oluşması genel olarak ortamın tozlu olmasından kaynaklanır. Bu öksürük türünde, toz ve kirli hava boğaza yapışarak kişinin geçici olarak öksürmesine neden olur. Bu durum, genel olarak kişinin en çok yarım saat kadar etkilenmesine neden olur. Gerekli önlemler alınmadığı zaman ise süreli yani daha çok kişiyi etkileyen öksürük türüne dönüşür. Süreli öksürüğün oluşması: Süreli öksürük, kısa süreli öksürük türüne oranla kişilerin daha çok etkilenmesine neden olur. Bu öksürük türünde hastalığa neden olan bakteri veya virüsler boğaza yerleşir ve enfeksiyona neden olur. Bu durum için daha ciddi önlemlerin alınması gerekir. Bu durum, kişinin canının yanmasına, boğazının tahriş olmasına ve kişi için daha farklı sorunlara neden olabilir. Bu şekilde öksürükler oluşabilir. Öksürüğün oluşma durumları bu şekilde farklılık gösterir. Bu durumların bilinmesi ve genel anlamda önlem alınması gerekir. Öksürüğün Oluşma Aşamaları Nelerdir? Öksürüğün oluşma aşamaları farklıdır, ayrıca bu aşamalar öksürüğün oluşma nedenlerine bağlı olarak değişim gösterir. Geçici öksürüklerin ilk aşamasında toza maruz kalınır. Tozlu havanın solunması sonucunda boğazda yanma hissi meydana gelir. Daha sonra kaşıntı hissi veren bir durum oluşur ve kişi bu durumu atlatmak için istem dışı olarak öksürmeye başlar. Bu durum, kişinin savunma mekanizmasından kaynaklanır. Kişi bu şekilde öksürdüğü zaman boğaza yapışan kiri büyük ölçüde dışarı atar. Bu sayede hastalığın ilerlemesine ve enfeksiyona bağlı hastalıkların oluşma durumuna önlem olur. Süreli öksürüklerde ise durum biraz daha farklıdır. İlk olarak, hastalığa neden olan virüs veya bakteri boğaza yerleşir. Bu durum sonucunda kişi hemen öksürmeye başlamaz. Boğazda yanma hissi, yapışmış gibi bir his ve ağrı hissedilir. Daha sonra bakteri ve virüslerin etkisi ses tellerine iner ve kişilerin seslerinin değişmesine neden olur. Bu durumda ses değişir ve ilk aşama öksürükleri ortaya çıkar. Daha sonra ortaya çıkan enfeksiyon sorunu ciğerlere iner ve kişi öksürmeye başlar. Bu şekilde zamanla oluşan öksürükler; ciğerlerin tahriş olmasına, ciğerde hissedilecek ağrı ve yanmalara, öksürürken acı çekilmesine neden olur. Öksürüğün Oluşma Aşamalarında Önlem Almak İçin Ne Yapılması Gerekir? Öksürükten kurtulmanın en kolay yolu, daha yeni oluşuyorken önleme yöntemidir. Bu sebeple tozlu ortamlardan uzak durulması gerekir. Tozlu ortamlara maruz kalınmaması geçici öksürüklerin önlenmesine neden olur. Ayrıca vücut sıcaklığının olması gereken düzeyde tutulması, bulunulan ortamların sıcaklıklarına dikkat edilmesi gibi önlemler de öksürüğün başlamadan önlenmesine yardımcı olur. Öksürüğün Geçirilmesi İçin Gerekli Olan Doğal Yöntemler Nelerdir? Öksürüğün geçirilmesi için yapılabilecek olan doğal yöntemler vardır. İlk olarak sıcak ve soğuk gıdaların tüketilmemesi gerekir. Bununla birlikte ılık gıdaların tüketimine de ayrıca önem verilmesi gerekir. Ilık olarak tüketilecek bitki çayları, vitamin ve mineral yoğunluğu olan gıdalarla beslenilmesi gerekir. Bu sayede boğazın tahriş olma durumu azaltılır. Bu süreçte tüketilebilecek olan bitki çayları; nane ve limon karışımı çay, zencefil, yeşil çay gibi bitki çaylarının tüketilmesi gerekir. Ayrıca bal tüketilmesi de öksürüğe karşı alınabilecek doğal ve etkili yöntemlerden bir tanesidir. Bir yemek kaşığı kadar balın ılık süt içerisinde eritilerek içilmesi ve bu durumun sabah akşam tekrar ettirilmesi halinde öksürüğe karşı oldukça etkili bir yöntemdir. Öksürüğün Geçirilmesi İçin Yapılabilecek Farklı Durumlar Nelerdir? Öksürük sorunu yaşandığı zaman, bu durumla karşılaşınca ilk olarak doktora gidilmesi gerekir. Doktorların tavsiye edeceği ilaçların alınması, beslenme düzenine dikkat edilmesi gerekir. Bu sayede önlem alınabilir ve kişilerin iyileşme süreci hızlanacaktır. Bunun yanı sıra, ilaçlarla tedavi yapılmaya başlandığı zaman öksürüğe neden olan durumların devam ettirilmemesi gerekir. Sıcak ve soğuk ortamlara, tüketilen besinlerin sıcaklık durumlarına dikkat edilmesi gerekir. Öksürük Ne Kadar Sürede Geçer? Öksürüğün ne kadar sürede geçeceğine dair kesin olarak bir zaman vermek mümkün değildir. Çünkü; öksürüğün oluşma sebepleri, ortaya çıkan hastalığın hangi aşamada olduğu ve kişilerin vücut direncinin ne olduğu bilinmeden bir tarih vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte, kısa süreli öksürüklerde genel olarak durumun ortaya çıkmasından yarım saat sonra öksürük diner. Bu süreçte tozlu ortamdan uzakta durulmuş olmak gerekir. Süreli öksürüklerle karşılaşıldığı zaman ise, gerekli önlemler ve ilaçlar alındığı zaman ortalama olarak on günde öksürük geçer. Gerekli durumlara dikkat edilmesi bu süreyi kısaltırken, önlem alınmaması ise uzatarak farklı sorunlara neden olur.

Son günlerde ortaya çıkan ve insanların merak ettiği dang humması nedir? dang humman belirtileri nelerdir? sorusu cevap arar oldu. Dünya koronavirüs ile sıkıntılar yaşarken, diğer bir taraftan ortaya çıkan Dang Humması virüsü insanlar arasında korkuya neden oluyor. Dang Humması virüsünün, ortaya daha önce çıkmış ve hala devam eden virüsler gibi tehlikeli bir virüs olduğunu belirtmek isteriz. İnsanlar Dang Humması virüsüne yakalandıkları zaman, diğer tehlikeli virüsler gibi ölüm ile baş başa kalıyorlar. Tedavisi mümkün olmakla beraber, aşısı daha bulunmamıştır. Dang Humması Ne Demektir? Nasıl Ortaya Çıkar? Dang Humması koronavirüs gibi bir virüstür. Sivrisineklerden bulaşan bu virüsün insan üzerinde öldürücü etkisi bulunuyor. Dang hummasının diğer bir adı ise; kırık kemik humması'dır. Bu ismi almasının nedeni ise, dang hummasına yakalanan hastaların kemiklerinin kırılır gibi ağrı hissetmesinden dolayıdır. Çıkış yeri Asya ülkesi Endonezya'dır. Bu zamana kadar yılbaşından beri 250 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Ne kadar merkezi Endonezya olsa bile, tropikal iklimin yaşandığı yerlerde bulunan sivrisineklerin neden olduğu bir hastalıktır. Dang Humması virüsü daha önceki yıllarda olmasına rağmen, 2020 yılında hastalığın ortaya çıkması zirve yapmıştır. Bunun sonucunda ise ani ölümler ortaya çıkmıştır. Dang Humması Belirtileri Nasıldır? Dang Humması hastalığına yakalanan bazı kişiler ilk başta hasta olduğunu anlamaz. Daha sonra durumu ağırlaştığı zaman Dang Humması virüsünü kaptığı anlaşılır. Dang Hummasının belirtileri şöyledir. Sivrisinekler insanları ısırdıktan 24 saat sonra, etkileri yavaş yavaş görülmeye başlar. Daha sonra Dang Hummasına yakalanan kişi ishal olur. Bunların yanında kişide baş dönmesi seyreder. Baş dönmesi ile beraber kusma olur. bunların haricinde bulunan belirtiler arasında ise; eğer erken müdahale edilmez ise, kemiklerde ve kaslarda ağrılar meydana gelir. Göz kapaklarında şişme ve ağırlaşma olur. Kişinin cildinde döküntüler ortaya çıkar. Dişlerde sızlama olur. İnsanın burnu kanar ve dolaşım yetmezliği sorunu baş gösterir. Bunun neticesi ile ölümle sonuçlanır. Eğer Dang Hummasına yakalanan kişilerin direnci yüksek ise bu belirtiler ortaya çıkmaz. Bu belirtilerin hepsi bir kişide görünmese de, hastalık seyrine göre belirtileri kişiden kişiye değişir. İleri ki yaşlarda olan kişilerde kemik ve kaslar zayıfladığı için bu hastalık hızlı şekilde ortaya çıkar. Dang Humması Hangi Familyadan Geliyor? Dang Humması Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır? Dang Humması virüsü ilk olarak tarihte 1779 yılında görülmüş olan bir virüstür. Fakat hastalığın ortaya çıkışı ve ölümlerin çok olmasından dolayı kayıtlara 1960 yılında geçmiştir. Hastalığın tedavisi, uzmanlar tarafından net olarak bulunamamıştır. Bu hastalığın tek çaresinin şu anda hastalığı bulaştıran sivrisineklerin sayısını azaltmak olduğu uzmanlar tarafından söylenmiştir. Hastalığa sivrisinekler tarafından yakalanmamak için gerekli önlemlerini alınarak korunulması olduğunu hekimler ifade ediyorlar. Sivrisineklerin bulaştırdığı bu virüs 4 çeşittir ve Dang Humması bu çeşitlerden bir tanesidir. Dang Hummasının familyası ise keneler tarafından insanlara bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı gibi aynı aileden geliyor. Bulaşıcı bir hastalıktır ve öldürücüdür. Dang Humması Tedavisi Nasıldır? Dang Hummasının özel bir aşısı ve tedavisi yoktur. Fakat hastalık hastalık ortaya çıktığı zaman semptomlara yönelik tedavi uygulaması yapılıyor. Dang Hummasının ortaya çıktığı ilk 5 gün ayrı bir önem kazanıyor. Bu süre içerisinde hastanın vücudunda bulunan virüs hemen temizlenmelidir. Virüs temizlendikten sonra tedavi sürece devam etmelidir. Dünya Sağlık Örgütü Dang Humması ile ilgili, hastalığa neden olan virüsün tedavisinin iki çeşit olduğunu ifade ediyor. Eğer hastalığa yakalanan kişi başlarda grip tarzında belirtiler gösterirse, tedavi süreci başarılı geçer ve ölümle sonuçlanmaz. Fakat virüs ilerleyip beyne kadar ulaşırsa, hasta şoka girer ve bu ölümle sonuçlanır. Dang Humması hastalığına en fazla yakalanma riski olan insanlar ise sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelere ziyarette bulunan kişilerdir. Bu yerler ise; Afrika, Doğu Akdeniz, Hindistan ve Uzakdoğu ülkeleridir. Dang Hummasının Semptomlara Verdiği Rahatsızlıklar Dang Hummasının 4 farklı çeşidi bulunuyor. Bu 4 çeşit virüs hastalığa yakalanan kişilerdeki semptomları değişik şekillerde görülüyor. Bazı kişilerde görülen semptomlar, bazı insanlarda görülmüyor. Bu durum ise tamamen kişinin virüse olan direnci ile alakalı oluyor. Eğer genç bir kişi Dang Hummasına yakalanmışsa ve vücut direnci yüksekse ölüm riski olmamakla beraber hastalığın semptomları az oluyor. Eğer Dang Hummasına yakalanan kişinin kronik hastalığı varsa ve yaşlı bir kişi ise, hastalığın ilerleme riski daha fazla oluyor. Genç insana göre ölüm riski daha fazla oluyor ve ölümle sonuçlanıyor. Yaşla ve kronik hastalığı olan yaşlı insanda göstermiş olduğu semptomlar daha ağır vakalar da seyrediyor. Dang Hummasının kişinin vücudunda göstermiş olduğu semptomlar şu şekilde oluyor. Hastalığa ilk yakalanan kişilerde grip belirtileri ortaya çıkıyor. Hastalık evreleri ilerledikçe baş ağrısı ve burun kanaması ortaya çıkıyor. Ciltte olan kızarıklar kendini göstermeye başlıyor. Hastalığa yakalanma riski fazla olan yaşlı insanlarda ise semptomlar hızlı bir şekilde kendini gösteriyor. bu semptomlar arasında en belirgin olanları kişinin kemiklerinde kırık acısı olar gibi ağrıların olması oluyor. En fazla kendini gösteren semptomu ise yüksek ateş olarak ortaya çıkıyor. Yüksek ateş semptomu ister yaşlı olsun, ister genç olsun virüsün vücuda iyice yerleşip ilerleme boyutu ile alakalı oluyor. Bu durumda hemen hastaneye gidilmesi gerekiyor. Çünkü alınacak ilk önlemler kişinin hayatını kurtarmada önemli bir rol oynuyor. Dang Hummasının Klinik Seyri Dang Hummasına yakalanan ve kliniğe gelen kişiler arasında klasik semptomlar gözleniyor. Bu semptomlar arasında; ani bir şekilde kişinin ateşlenmesi ve baş ağrısının olması kliniğe gelmesine neden oluyor. Baş ağrısı genellikle gözlerin arka kısmında meydana geliyor. Kişinin cildinde olan kızarıklıklar ve kemiklerde ağrının olması klinik ortama gelmesine neden oluyor.

MediaTek ile alakalı gündeme gelen hile iddiaları hız kesmeden sürüyor. Konuya dair açıklamalar yapan Qualcomm, beyaz liste şeklindeki girişimin endüstride hile sayıldığını ve kendileri tarafından böyle bir yola asla başvurulmadığını belirtti. Ünlü Telefon İşlemcileri Akıllı telefonların işlemcileri noktasında üst sıralarda MediaTek ve Qualcomm bulunuyor. Ancak birkaç günden beri MediaTek, oldukça ilginç bir hile iddiası ile gündemde yer alıyor. İleri sürülen bu iddialara göre firma, ürettiği işlemcilerin performanslarına yönelik yapılan testlerde hile yapıyor ve bu şekilde işlemcilerini kağıt üzerinde normalden daha güçlü bir şekilde gösteriyor. Bu konuda yeni gelişmeler ise peş peşe yaşanıyor. Yapılan Karşılıklı Açıklamalar Bu iddialar ortaya çıktığından beri MediaTek suçlamaları reddediyor. Firma açıklamalarında, geliştirdiği işlemcilerine yönelik beyaz listeler oluşturduğunu, aynı şekilde sektördeki en büyük rakiplerinin de bu yola başvurduğunu iddia ediyordu. Şirketin en büyük rakibinin Qualcomm olduğu ise gayet açık. Son olarak konuya dair Qualcomm'da bir açıklamada bulundu. Şirkete göre beyaz liste yapmak, endüstride hile olarak sayılıyor. Qualcomm, bunun nedenini ise performans testine yönelik uygulamaların beyaz listede kabul edilmesi halinde, gerçekleştirilen testlerin günlük kullanıcı deneyimlerini yansıtamayacağını ve kendilerinin böyle bir işe hiçbir zaman girişmeyeceklerini beyan etti. Qualcomm tarafından gerçekleştirilen bu yeni açıklamalar ise MediaTek'i daha fazla köşeye sıkıştıracak bir hamle gibi görünüyor.

Bugün lansmanının yapılacağı OnePlus 8 ve OnePlus 8 Pro ile ilgili farklı bir durum oldu. Lansman öncesinde bir youtuber tarafından OnePlus'ın tanıtacağı serinin güçlü üyesi OnePlus 8 Pro'yu önceden görüntüledi. Lansman Öncesi Hong Kong merkezli akıllı telefon üreticisi firma, OnePlus 8 serisi için bugün bir etkinlik düzenleyecek ve tanıtımını gerçekleştirecek. OnePlus 8 Pro da amiral gemisi akıllı telefonların en güçlü üyesi olarak biliniyordu. Ancak OnePlus 8 Pro bir video ile lansman öncesinde görüntülendi. 120 Hz Yenileme Hızı YouTuber Marques Brownlee, sosyal medyada bir paylaşımda bulundu. Bir video paylaşan youtuber, OnePlus 8 Pro'nun dış görünüşünü gösterdi. Videonun içeriğinde ise 120 Hz yenileme hızında çalışan bir telefon olduğunu ve 240 Hz dokunmatik örnekleme ile 1440p QHD+ çözünürlükte yenileme hızı sunduğunu belirtti. 90 Hz Bulunmuyor 120 Hz veya 60 Hz yenileme hızı seçeneklerine sahip olmasına rağmen 90 Hz seçeneği sunulmadığı ayarlar kısmında görülüyor. Amiral gemisi akıllı telefonların en güçlü üyesi OnePlus 8 Pro, kavisli AMOLED ekran ve HDR10+ desteği sunmakta. Parmak izi okuyucusu ise etkileyici akılı telefonun ekranın altında yer alıyor. Kamera Sayısı Hakkında YouTuber Marques Brownlee, özel bir kılıf ile tanıtımı gerçekleştiriyor. Bu özel kılıf sayesinde detayları gizlemiş oldu. Bu yüzden arka kısımda bulunan kameraların sayısı henüz bilinmiyor. Ancak dikey bir kurulumu olacağı şimdiden belli oldu. Dört gözle bekleyenler için ise yeni telefonu duyurmasını beklemek tek çare olarak kaldı.

Realme akıllı telefon firması piyasaya süreceği Realme 6 telefonlarının Türkiye satış fiyatlarını açıkladı. Firma fiyat açıklamasını sosyal medya uygulaması youtube üzerinden yaptı. Firma telefonların yanı sıra buds air isimli kulaklığının da satış fiyatını açıkladı. Telefonların Satış Fiyatları Hakkında Bilgiler Realme firmasının Türkiye'de satışa sunacağı telefonların Türkiye satış fiyatları hakkında bilgiler şunlardır; Realme 6 telefonunun 4Gb Ram'e sahip olan modelinin normal satış fiyatının 2999 tl olacağı ön siparişin ise 2399 tl'den satılacağı açıklandı. Realme 6'nın 6Gb Ram'e sahip olan modelinin satış fiyatı ise 3199 olarak belirlendi. Realme 6 Pro model telefonun ise satış fiyatı 3899 olarak açıklandı. Realme 6 Pro'yu bekleyen kişilerin ise telefon piyasaya çıkmadan ön siparişle alma şansının bulunduğu ve ön siparişle 3199 liraya satın alabilecekleri açıklandı. Realme 6i modeline sahip telefonun satış fiyatı ise 2399 TL olarak belirlendi. Bu modeli de alıcılar ön siparişle almak istediklerinde ödeyecekleri fiyatın 1799 olacağı bildirildi. Yeni Kablosuz Kulaklığın Fiyatı Açıklandı Realme firması Realme 6 serisine ait telefonların Türkiye pazarında satışa sunulacağı fiyatları açıklarken ürettiği yeni kablosuz kulaklığın fiyatının da açıklamasını yaptı. Youtube üzerinden yapılan açıklamada buds air kablosuz kulaklığın 549 liradan satışa sunulacağı açıklandı. Bu açıklamalar sonrasında Realme telefonlarının ve kablolu ya da kablosuz şarj edilebilmesi özelliğine sahip kulaklığın kişiler tarafından yoğun olarak talep edilmesi bekleniyor

Ülkemiz ve dünyamızda son zamanlarda koronavirüs gündemi yoğun bir şekilde meşgul ediyor. Aynı zamanda koronavirüsün nasıl ortaya çıktığı da her gün konuşuluyor. Konuşanlardan biri de ABD Başkanı Donald Trump'ın eski danışmanı Roger Stone. Stone'un iddiasına göre koronavirüsü Bill Gates yaratmış olabilir. Ayrıca Stone, insanlara çip takılabilmesi için Gates'in böyle bir salgın çıkarmış olabileceğini de ekledi. Bu iddia ise sadece Roger Stone tarafından yapılmış değil. Rofer Stone gibi Bill Gates'in koronavirüsü yarattığına dair birçok insan iddialarda bulundu. Ve çoğunluk Bill Gates'in 2015 yılında yaptığı konuşmayı gösteriyor. Bill Gates 2015 Yılında Uyarmıştı Bill Gates, 2015 yılında yaptığı bir TEDx konuşması yapmıştı. Yaptığı konuşmada insanları bir salgın çıkabileceğine karşın uyarmıştı. Konuşma sırasında yaptığı bu uyarı da insanların bu salgının Gates tarafından çıkarılmış olabileceğine dair iddialarını güçlendiriyor. 2015 yılındaki konuşmasında ''Önümüzdeki on yıl içerisinde yaklaşık on milyon insanın ölümüne sebep olacak bir virüs salgını olacaktır.'' şeklinde açıklamada bulundu. Ayrıca Bill Gates, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada koronavirüs gibi tehlikeli salgınların her 20 yılda bir gerçekleşebileceğini söyledi. Aynı zamanda Gates'in koronavirüsü yarattığına dair yapılan açıklamalarda Bill Gates'in yaptığı bağıştan da söz ediliyor. Bu bağış Bill Gates ve eşi tarafından kurulan vakıf aracılığıyla milyarlarca dolar harcanarak yapıldı. Bu bağış ise dünya genelinde yapılan 7 farklı Covid-19 aşısı testine yapıldı.

Koronavirüs nedeniyle insanların evlerinde kalmaya başlaması ile birlikte birçok oyun şirketi oyunlarını ücretsiz bir şekilde veya büyük indirimlerle satmaya başladı.En çok sevilen oyun serilerden biri olan Assassin's Creed serisinin en sevilen oyunlarından biri Assassin's Creed II de ücretsiz olan oyunlardan biri oldu. Oyunun yapımcısı Ubisoft, 45 TL karşılığında sahip olabileceğiniz oyunu ücretsiz yaparak oyunseverlere sundu. Ubisoft'un oyun mağazası olan Uplay üzerinden bu çok sevilen oyuna ücretsiz bir şekilde sahip olabilirsiniz. Salı Gününden İtibaren Ücretsiz Assassin's Creed II Ubisoft'un oyun mağazası Uplay tarafından salı günü itibariyle ücretsiz hale geldi. Ücretsiz olarak verilmeye başlanan Assassin's Creed II oyunu, oyun serisinin en sevilen karakteri olan Ezio'nun İtalya'daki maceralarını anlatıyor. Serinin ikinci oyunu olan Assassin's Creed II, ilk oyunda yapılan hataların düzeltilerek ve üstüne bir şeyler konarak yapılmış bir oyundu. Bundan dolayıdır ki oyunseverlerin kalbinde bu oyunun yeri daima ayrıdır. Böyle bir oyunun ücretsiz hale gelmesi şüphesiz oyun oynayan herkesi mutlu etmiştir. Ayrıca daha önce de sevilen oyunlardan biri olan Tom Clancy's The Division 2 Ubisoft tarafından oyunseverlere ücretsiz olarak verilmişti. Bu iki oyun gibi ücretsiz olarak alabileceğiniz oyunlar gelecek haftalar da gelecek gibi duruyor. Epic Games Store tarafından ise 16 Nisan Perşembe günü Just Cause 4'ün ücretsiz olarak verileceği duyuruldu.

stres hormonu nedir? kortizol ne işe yarar?  hakkında söylenebilecek olan ilk şey, kortizolün strese karşı başa çıkabilen bir hormon olduğudur. Stres karşısında vücudunuzun vermiş olduğu tepki de denilebilir. Bu hormon böbrek üstü bezleriyle beraber çalışır. Ruh halinizi, korkunuzu ve motivasyonunuzu kontrol etmek için de beyninizin belirli olan bölümleriyle çalışır. Bu hormonun yüksek ya da düşük olması bazı sorunlara yol açabilir. Kortizol Ne İşe Yarar? Kortizolün vücuttaki görevleri şunlardır: İltihap oluşumunu azaltmaya çalışır. Vücudunuzun karbonhidrat, protein ve yağ kullanım şeklini yönetir Kan basıncını düzenler. Uyku döngüsünün kontrolünü sağlar. Kan şekerini artırır, Enerjiyi artırarak stresle başa çıkabilmenizi kolaylaştırır. Tüm bu görevleri de vücudun çeşitli bölümleriyle birlikte gerçekleştirir. Kortizol Düşüklüğünün Belirtileri Kortizol düşüklüğünde ortaya çıkan belirtiler şunlardır: Ciltte oluşan değişiklikler, Her an yorgun hissetmek, Zayıflayan kaslar, Bulantı, ishal ve kusma Düşük kan basıncı, Kilo kaybı ve İştahsızlık kortizol düşüklüğünün önemli belirtileri arasındadır. Kortizol Düşüklüğü Nedenleri Kortizol düşüklüğüne sebep olan durumlar şunlardır: Kan kaybı Böbrek üstü bezlerinde oluşan problemler Addison hastalığı Adrenel bezlerinin aldırılması AIDS hastalığı Enzim bozuklukları Hipofiz bezlerinin hasarı kortizol düşüklüğüne neden olan durumlardır. Kortizol Düşüklüğü Hangi Hastalıklara Sebep Olur? Kortizol düşüklüğünün sebep olduğu hastalıklar şunlardır: Baş ağrısı, Anksiyete ve depresyon Kalp hastalığı Sindirimle ilgili sorunlar Konsantrasyon ve hafıza problemleri Uyku problemi Addison hastalığı Kilo alma Hipofiz bezinde tahribat kortizol düşüklüğünde ortaya çıkan hastalıklar arasındadır. Kortizol Düşüklüğü Nasıl Tedavi Edilir? Kortizol düşüklüğünde uygulanan tedavi yöntemleri şunlardır: Günde en az 8 saat uyumalısınız. Doğru beslenme biçiminizi bularak şekerli ve unlu olan gıdalardan kaçınmalısınız. Sizi mutsuz eden insanlardan uzak durmalısınız. Turunçgil ve greyfurtun, kortizol üretimini önleyen enzimleri parlamada önemli etkisi bulunduğundan bu meyveleri fazlaca tüketmeniz gerekir. Doktorunuza danışarak meyan kökü içerikli olan ilaç takviyesi de alabilirsiniz. Kortizol Yüksekliği Belirtileri Kortizol yüksekliği sonucunda oluşan belirtiler şunlardır: Depresyon, Sinirlilik, Uykuya dalmakta zorlanma, Kabızlık ya da ishal, Yorgunluk hissi Cinsel isteksizlik, Yüksek tansiyon Sırt ağrısı Ağız kuruluğu Ciltte yaşanan morarma incelme, Adet düzensizliği, Kadınların yüz, göğüs ve uyluk bölgelerinde aşırı kıllanma, Bel çevresinde yağlanma, Eklem ve kemiklerde ağrı, Kaygı bozuklukları, Sık yaşanan soğuk algınlıkları Uyku bozuklukları gibi belirtiler kortizol yüksekliğinde ortaya çıkan belirtilerdir. Kortizol Yüksekliği Nedenleri Kortizol yüksekliğine sebep olan durumlar şunlardır: Yeteri kadar uyuyamama Fazla bir şekilde fiziksel aktivitede bulunmak, Doğum kontrol hapının yan etkileri, Fazla kafein tüketimi Uzun bir süre yaşanan stres olayları, Tiroit bezinin fazla çalışması, Kanser, Hamilelik gibi nedenler kortizon yüksekliğine sebep olan etkenlerdir. Kortizolun Sağlığa Etkileri Kısa süreli olarak salgılanan kortizol vücuttaki direnci artırır. Kortizolün sağlığa olan etkileri hormonun vücutta hangi sıklıkta dolaştığına bağlıdır. Kortizol ve Stres Stres anında salgılanmakta olan kortizol, kasların enerji amacıyla kullanacağı kan şekerini de kan dolaşımında tutar. Bu durumu da insülini baskılayarak yapar. Böylelikle kan şekeri depolanacağına, kolay bir şekilde kullanılabilir. Bunun yanında kortizol kan basıncını artırmak için de atardamarları daraltan bir etkiye sahiptir. Bu esnada kan şekeri ve kortizol seviyesi de artmayı sürdürür. Daha sonra da kortizol stresin vücutta olan etkisini azaltıp vücuttaki dengeyi sağlar. Kortizol hormonunda küçük artışların strese olumlu etkileri vardır. Fakat kronikleşen stres durumunda sürekli olarak salgılanan hormon vücuda faydadan çok zarar verir. Kortizol Ve Diyabet Kortizol yüksek olan kan şekeri, diyabet gelişimi ve insülin direncinin baş sorumlularındandır. Stresle karşılaşıldığı durumlarda yükselen kortizol hormonu kan şekerinin yükselmesine sebep olur. Kronik bir hale gelen stresle insülin baskılanması süreklilik kazanırsa da insülin direnci gelişerek diyabet riski artar. Kortizol ve Hipertansiyon Kortizol stresin vücuda olan etkisini azaltıp dengeye ulaşmak için atardamarları daraltarak tansiyonu artırır. Oluşan bu durum da devamlılık kazanırsa sürekli yükselen tansiyon da kan damarlarına büyük zarar verir ve bunun sonucunda da hipertansiyon gelişimine ve kalp krizine neden olabilir. Araştırmalar ise yoğun stresten ya da kortizol ilaçlarının bilinçsiz bir şekilde kullanımından kaynaklı yükselen kortizolun kalp krizi ölümlerini ciddi bir şekilde artırdığını göstermektedir. Kortizol Ve Bağışıklık Sistemi Vücutta iltihaplanma gerçekleştiğinde kortizolün salınımı artar. Bu durum ani oluşan tehlikelere karşı iyidir fakat kronikleşmiş olan stres hormonu yüksekliği, kişiyi hastalıklara karşı savunmasızlaştırır. Bağışıklık sistemi de haşimato, vitiligo gibi hastalıkları tetikleyebilir. Kortizol Ve Depresyon Kortizolün kişide panik hissi ve depresyon oluşturabilir. Kişinin kaygı düzeyi de yükselip anksiyete gelişebilir. Yüksek kolesterol özellikle major depresyon başlangıcında etkili bir hastalıktır. Ayrıca uzun süreli olan kortizol salınımı beyinde yer alan hafıza merkezi, hipokampusta bulunan nöronların üretimini yavaşlatabilir ya da küçülmesine sebep olabilir. Bu durum da ciddi hafıza sorunlarına ve Alzheimer’a yol açabilir. Kortizol Ve Cinsellik Kortizolün fazla bir şekilde salınımı cinsel performansı da olumsuz yönde etkileyebilir. Kandaki kortizol fazlalığı ise adrenalin bezlerinde bulunan steroid hormonlarından dehidroepiandrosteron’nu baskı altına alarak cinsel aktiviteyi engelleyebilir. Bunun dışında da erkeklerde testosteron üretiminin giderek azalmasına, testislerin küçülmesine ve iktidarsızlığa da neden olabilir. Kadınlarda ise kısırlık riskini artırabilir. Kortizol ve Cushing Sendromu Kandaki kortizol fazlalığı da Cushing Sendromu'na sebep olabilir. Astım, lupus ya da romatoid artrit gibi durumları tedavide yüksek seviyede verilen kortizonlu ilaçlar, sendromun gelişmesine katkı sağlar. Vücudun herhangi bölgesinde oluşan tümörler kortizolün genel üretimini artırabildiğinden dolayı Cushing sendromuna neden olabilir. En yaygın belirtileri de kilo artışı, hafıza problemleri, hipertansiyon, konsantrasyon ve dikkat kaybıdır.