Busee
tarafından - Aralık 25, 2019
464 görüntüleme

 Hepimiz daha fazla çalışarak daha fazla kazanç elde edebileceğimizi düşünürüz. Bir saat daha fazla çalışmak, fazladan bir işi daha bitirmek belki de şirkete bir iş daha bağlamak. Hepimize mantıklı gelir. Kah patronun gözüne girebilmek, kah iş yerimizi daha üst pozisyona getirerek daha fazla para kazanmak için yaparız bunu. Peki gerçekten bizim için ne kadar mantıklı bu hamle? Araştırmalar gösteriyor ki haftada 40 saatten fazla çalışmak bir çok olumsuz etkiyi de beraberinde getiriyor. Gelin bunları birlikte inceleyelim.

   Günümüz ekonomisinde daha fazla gelir elde edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu durum kabul ve taktir edilebilir. Ancak kendi işimizde veyahut çalıştığımız şirkette çalışma saatlerimiz 50-60 hatta 70-80i bulabiliyor. Bu durum için yapılan araştırmalar gösteriyor ki haftada 40 saatten fazla çalışmak düşündüğümüz gibi daha fazla kazanç elde edebileceğimizin aksine verimliliği düşürmektedir. Bu durumda da ortaya çıkıyor ki en verimli çalışma saatleri haftada 40 saattir.

   Her zaman uzun saaatler boyunca çalışmanın daha fazla iş yapmak, daha fazla para kazanmak anlamına geldiği düşünülür, özellikle de patronlar daha fazla mesai yapmanın daha daha fazla üretim anlamına geldiğine inanır. Bu durum kısa vade için geçerli olabilir ancak uzun vadede düşünüldüğünde aşırı uzun çalışma saatleri olumlu etkilerden ziyade olumsuz etkileri getirir.

   ABD'de yapılan bir araştırmada uzun çalışma saatlerinin hipertansiyon başta olmak üzere bir çok olumsuz etkiyi beraberinde getirdiği belirlenmiştir.

  Ben de size bu yazımda uzun çalışma saatlerinin olumsuz etkilerinden bahsetmek istiyorum. Ama öncelikle Türkiye'deki çalışma saatlerinden de bahsetmek istiyorum izninizle; 

 

 

* Türkiye' de yasalara göre çalışma saati haftalık 45 saattir.
* Bu haftada 5 gün, günde 9 saat eder ama çalışanların çoğu günde 9 saatten fazla çalışır ve hafta sonu (bazıları sadece cumartesi, bazıları cumartesi - pazar) da çalışır.
* Türkiye' de Haftalık Çalışma Saati Ortalama: 47.9 Saattir.
* Sabah 9 - Akşam 5 Çalışma Saati Kuralını En Çok İhlal Eden Ülke: Çalışanların %43.3 ile Türkiye
* 50 Saatten Fazla Çalışanların En Çok Olduğu Ülke: %43.3 ile Türkiye
* OECD Raporu 36 Ülke Arasında İş Saatleri Haftalık 50 Saat Çalışma Süresini En Çok Aşan Ülke Türkiye
* Dünyada yaşam koşullarının en zor olduğu Latin Amerika Ülkelerinden Meksika, Brezilya, Kolombiya' da insanların haftalık ortalama çalışma saati Türkiye' den daha fazla değildir. Haftalık çalışma saatinin 50 saati en çok aştığı ülke %43 ( her 100 çalışandan 43' ü ) ile Türkiye' dir ve bize en yakın ülke %28 ( her 100 çalışandan 28' i )' ile Meksika' dır.

Ekonomik krizdeki bir ülke olarak bildiğimiz Yunanistan' da çalışma koşulları:
* Haftalık 42 saat çalışma süresi, haftanın 3 günü (pazartesi, çarşamba, cumartesi) 15.00' te paydos

* Haftanın 3 günü ( Salı, perşembe, cuma)15.00' den 17.00' a kadar siesta (boşluk dinlenme) ve 18.00' dan 21.00' kadar çalışma şeklindedir.

 

 

1. Hipertansiyon-Yüksek tansiyon

     Yapılan araştırma çerçevesinde Kanada'da  Quebec'te 3 kurumdan 3 bin 500'den fazla beyaz yakalı incelendi.

     Haftada 49 saat ve ya daha fazla çalışanların gizli hipertansiyon gelişme olasılığı yüzde 70, hipertansiyon riskinin yüzde 66 yükseldiği gözlendi. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünyada 1 milyondan fazla hipertansiyon hastası bulunuyor. Yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı, felç ve bazı durumlarda ölüm olasılığını arttırdığı belirtiliyor.

 

2. Düşük verimlilik

     Uzun çalışma saatlerinin verimliliğin düşmesi üzerinde büyük etkileri vardır. Örneğin Otomotiv devi Ford, 1990'lı yıllarda haftada  40 saatlik çalışma ile yetinmeyip buna ek olarak  çalışanların 20 saat daha fazla çalışmalarını öngörerek bir sistem uygulamıştır. Uygulanan bu 60 saatlik çalışma sistemi ilk haftalarda çok güzel sonuçlar doğurmuş ancak sonrasında işçilerin verimliliği büyük oranda düşmüştür.   

    Haftada 40 saatten fazla çalışmak metal olarak yorulmamıza ve sonrasında ise tökezlememize yol açar. Mental yorgunluk fiziksel yorgunluktan daha kalıcı olmasının yanı sıra kalıcı hasarlara yol açma ihtimali de çok yüksektir. Bunların yanı sıra uzun süre çalışmak odaklanmada güçlük çekmeyi de beraberinde getirir.

    Zihinsel kapasitenin ideal düzeyde kullanılabilmesi için insan ve makineyi birbirinden ayıran bir limit vardır. Bu limiti aştığımızda ise totalde 20 dakikada biterebileceğimiz bir iş için saatlerimizi harcamamız gerekebilir ve burum git gide artış gösterir.

    Bu süreçte yapmamız gereken işleri önem sırasına göre sınıflandırırsak ve  önemli işleri verimli saatlerde yaparsak hem önemli işlerimizi bitirmiş hem de daha önemsiz işlerimize vakit ayırabilmiş olur ve aynı zamanda daha az sürede daha fazla iş yapmış oluruz.

 

3. Aşırı yorgunluk

     Uzun bir süre haftada 40-50 saat ve daha fazla çalışmanın meyvelerini kronik yorgunluk olarak almamız kaçınılmazdır. Kronik yorgunluk; uykusuzluk, gün boyu uyku hali, odaklanma sorunu, asabiyet, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi durumlara yol açarken verimliliğin de en büyük düşmanıdır.

    Bir insanın hatta bir makinenin bile ideal çalışabilmesi için dinlenmeye ihtiyacı vardır. Nasıl ki bir araç benzin olmadan ilerlemiyorsa vücudumuzun da aynı şekilde yakıta ihtiyacı vardır. Beslenme, dinlenme, uyku, egzersiz gibi temel yakıtlarımızı almazsak vücudumuz bir noktada istop edecektir

 

4- İş güvenliği problemleri

     Vücudumuzu aşırı yorduğumuzda can ve mal güvenliğimizi d tehlikeye atmış oluruz. Trafik kazası, iş kazası, yaralanma gibi istenmeyen durumlarda daha sık karşılaşır oluruz. Bunun yanı sıra karar verme aşamasında da büyük problemler yaşar hale geiriz. Mantıksız kararlar vererek iş ve finans durumumuzda da kötü hamleler yapabiliriz. Bu yüzden kendimizi yorgun ve zihinsel olarak tükenmiş hissettiğimizde bu durumu görmezden gelmek yerine biraz dinlenmek için kendimize vakit tanımalıyız. Zira bu durumda çalışmaya devam etmek bize pek bir getiri sağlamayacak aksine bir çok olumsuz durumu beraberinde getirecektir.

 

5- Kötüleşen sosyal hayat

    Çoğumuz pek önemsemese de sosyalleşmek bizim hayatımızda çok büyük bir yer tutmaktadır. Yapılan araştırmalar kanıtlamıştır ki iyi bir sosyal hayata sahip insanlar mental anlamda daha sağlıklıdır ve daha verimli düşüncelere sahiptir ki bu durum da iş hayatımızı çok olumlu etkilemektedir.

    Ancak haftada 60 saat çalışan birinin sağlıklı bir sosyal hayata sahip olma ihtimalı cok zordur. Ailemiz, arkadaşlarımız, hobilerimiz ile ilgilenememk bizi yalnızlaştırır ve zamanla da psikolojik girmemize sebep olur. Böyle bir durumda ise verimli çalışabilmek bizim için hayalden başka bir şey değildir.

    Ayrıca sosyal hayatla olan kopukluğumuz sadece bizi değil aile bireylerimizi de olumsuz etkilemektedir. Özellikle çocuklarımız varsa onlara karşı ilgisizliğimiz onlar üzerinde büyük olumsuz sonuçlar doğuracaktr. Yapılan bir araştırmada kanıtlanmıştır ki anne ve babası fazla çalışan çocukların yüzde 66'sı diğer çocuklara nazaran derslerinde ve arkadaşlık ilişkilerinde büyük problemler yaşamaktadır. 

    Bu sebeple çalışma saatlerimizi optimize hale getirerek sosyal hayatımızı daha kaliteli kılabiliriz. Ailemize ve sosyal çevremize daha fazla vakit ayırarak daha huzurlu olur ve böylece daha motive bir şekilde çalışarak verimliliği arttırabiliriz. Unutmamak gerek ki hayat çalıştığımız işten ve kazandığımız paradan ibaret değildir.

 

6- Kalp krizi

    Londra Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada ise çok uzun çalışma saatleri insanlar üzerinde kalp krizi ve felç geçirme ihtimalini tam tamına yüzde 67 oranında arttırmaktadır. Açıkçası "Çok çalışmaktan kimse ölmedi." deyimini bu araştırma doğrultusunda tekrar değerlendirmemiz gerekmektedir.

     Hepimiz daha fazla para kazanabilmek için gerekirse gece gündüz çalışmak istiyoruz. Ancak sağlık sorunları baş gösterip artık çalışamaz hale geldiğimizde tüm paramızı hastane faturalarına yatıracağımız gerçeğini de unutmamak gerekir. Çok para kazanıp dilediğince harcayamamaktansa daha az kazanıp tatlı tatlı harcamak her zaman daha mantıklıdır.

 

7- Beyin hasarı

     American Journol of Epidemiology adlı bilimsel bir dergide yer alan bir makalede ise haftada 55 saat ve daha fazla çalışan orta yaşlı insanların zihinsel yeteneklerinin daha az, hafızalarının daha zayıf ve hatırlama konusunda da güçlük çektikleri ortaya konulmuştur. Uzun çalışma koşulları beyne kalıcı hasarlar vererek bunamaya yol açmaktadır. Haftada 41 saat çalışan insanlar ile 55 saat çalışan insanlar arasında böyle bir fark söz konusu iken işkolik olmanın sanıldığı kadar iyi bir şey olmadığını görmüş oluyoruz.

 

8- Obezite

    Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmaya göre uzun çalışma programı obeziteye yol açan faktörlerden biri. Nicole AU bu konuyu şu sözlerle anlatıyor:

    “Uzun çalışma saatleri ev yemeği hazırlama ve yeme ihtimalini azaltmakta, uykusuzluğa yol açmakta ve egzersiz yapmayı güç kılmakta. Tüm bunlar obezitenin temel nedenleridir.”

 

Sonuç olarak. .

      Çalışma saatlerinin arada uzamasının kötü bir şey olduğunu savunuyor değilim ancak bunun düzenli hale gelmesi, çalışma saatlerinin haftada 40 saatten fazla olması verirmliliğimizi arttırmak yerine fiziksel ve mental olarak vücudumuz üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

      Daha yalnız, mutsuz, sağlıksız,verimli düşünemeyen, olayları algılayamayan hatta tepki veremeyen insanlara dönüşmeye başlayacağız. Daha net bir tabirle hepimiz birer zombi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor olacağız.

     Bu duruma bir dur demek için işlerimizi daha optimize hale getirmek ve bizim için günün en verimli saatlerini belirleyerek işlerimizi o saatlerde yapmaya çalışmak bizim için daha verimli olacaktır. 

     Unutmamalıyız ki iyi bir uyku, iyi beslenme, düzenli egzersizler ve güzel bir sosyal hayata vakit ayırdığımamız bize uzun çalışma saatlerinden daha fazla verimlilik kazandıracaktır. Ve  tüm bunlare ışığında şunu da düşünmeden edemiyorum ki uzun uzun çalışıp daha fazla kazanmaya çalışırken gerçekten elde ettiğimiz ne? Attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değiyor mu gerçeten?

 

 

Yayınlanan: Sağlık, İş, Üretkenlik, Toplum
Bunu beğenen ilk kişi ol.