Cansu Yalçın
tarafından - Ocak 9, 2020
446 görüntüleme

    Gotik Sanat'ın öncüsü Fransa kentidir. Gotik Sanat üslubu Orta Çağ'ın son dönemlerinde Fransa kentinden Avrupa'ya yayılan 12.yy'dan 15.'a kadar sürmüş olan ve temel üslubu dikey hatlardan ( Göğe yükselme) oluşmuş bir mimari üslup olarak karşımıza çıkar. Latin sanatına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Rönesas sanatının doğmasına zemin hazırlayan ve günümüze değin birçok sanatsal olayın temellerini oluşturan bir dönemdir. Gotik Mimari Fransa'da yer alan Saint Denis Katedrali (1135) ile başlamıştır.  Romanesk yapıların ağır ve masif etkisine karşın sivri kemer , kaburga tonoz ile payandaların kullanımı binalara yeni bir geometrik düzen getirmiştir. İnce ayaklar ile desteklenen kaburda sistemi ile gereksiz olan dolgulardan kurtulunmuş, yüksek pencereler ile ışık gölge etkisi ayarlanmıştır. Boş kalan kısımlarda ise heykel uygulamalarına yer verilmiştir. 

    Gotik Sanatın belli başlı özellikleri; sivri çatı ve kulleri, dev boyutlu yapılar oluşu, gül pencereler, vitray kullanımı, kaburgalı tonozlar, uçan payandalar, devasa üçlü girişler ve sivri kemerlerdir. 

    Dinsel yapıların yanı sıra Avrupa'nın birçok ülkesinde yapılmış saraylar, özel ve resmi yapılarda yer almaktadır. En klasik örnekleri Fransa'da 13.yy da inşa edilmeye başlanan Laon, Chartes, Reims, Amiens ile Paris'te yer alan Notre-Dame Katedralleridir. 

     Batı cephelerde ve transept girişlerinde yüksek kuleler, girişin üzerinde yer alan gül pencere uygulamaları, kilise duvarlarına ve alınlıklarına kabartma ve heykellerin yapılmasıda üslubun özelliğidir. 

   Gül pencerelerde genel olarak işlenen konu Tevrat ve İncil konularıdır. Gül pencerelerde taş adeta dantel gibi işlenmiş, akıl dışı bir uygulamanın ürünür. Bazı gül pencerelerde ise vitray kullanımları görülmektedir. 

 

 

Bunu beğenen ilk kişi ol.