Busee
tarafından - Ocak 31, 2020
400 görüntüleme

Henüz izlemeyenler için önemli bir uyarı; Sakın izlemeyin! Çünkü başından kalkamıyorsunuz. Sezonu sadece bir günde bitirmeniz çok olası. Netflix Türkiye’nin ikinci yapımı olan Atiye yayınlandı ve bir çoğumuz daha şimdiden ikinci sezon için gün saymaya bile başladık. İçinde büyük gizemler, büyük anlamlar ve soru işaretleri barındıran bu dizide, Atiye aslında kim? Sembolünün anlamı ne? Nemrut ve Göbeklitepe neden özellikle mekan olarak seçildi?

Atiye= The Gift.

Bu dizi gerçekten bir hediye gibi geldi bize. İlk Netflix dizimiz olan Hakan Muhafız’da biraz bocalamıştık, ama kötülemek yerine daha iyilerinin gelmesi için izleyip izlettirmemiz gerektiğini savunmuştuk. Bakın işte Atiye geldi. Normal televizyon kanallarında yayınlansa daha ilk yayınlandığı akşamdan reyting rekorlarını kıracak kalitede bir dizi. Bir anda hayatımıza şıp diye giriverdi.  Bir anda her yerde onu konuşur hale geldik Twitter’da yer yerinden oynadı.

Peki kimdi bu Atiye ? Ya da neydi?

İstanbul’da yaşayıp soyut resimler yapan hatta yaptığı o resimleri de sevgilisinin babasının desteği ile galeride satan genç bir ressamdır Atiye. Başına buyruk, özgür ama sadıktır karakterimiz.  Çocukluğundan beri nedenini ve anlamını hiç bilmediği bir simge çizer Atiye, aynı zaman diliminde de ülkenin bambaşka bir yerinde Erhan babasının yolundan gidip arkeolog olur ve tarihin gizemlerini çözmeye çalışır ve çalışmasını da tüm dünyanın şaşkınlıkla takip ettiği Göbeklitepe’de gerçekleştirir.

Buraya kadar iki farklı hayata tanık oluruz ancak bu noktada bu iki karakterin yolları kesişir. Atiye’nin çocukluğundan beri çizdiği sembol Göbeklitepe’de arkeologlar tarafından keşfedilir ve bu haber basında hemen yayılır. Bir gece Atiye kabustan uyandığında sanki ona özellikle gönderilmiş gibi bu haberi görür ve bir yolculuğa koyulur. Hemen Urfa’ya gidip o sembolü bulmak ve anlamını öğrenmek ister ancak bu yolculuk Atiye için sadece bedenen olmayacaktır, bu rastlantı soyut bir yolculuğun da başlangıcı olur.

Diziyi farklı ve güzel kılan ise sadece bu konuya dayanmayıp bu konu etrafında katman katman, ince ince başka konuların da işleniyor olması ve bu fikrin de bizden çıkmış olması. Dizi Şengül Boybaş’ın Dünyanın Uyanışı adlı ilk kitabından uyarlanmış. Senaryoyu ise 3 kişi kaleme almış ; Jason George, Nuran Evren Şit ve Fatih Ünal.  Atiye 8 bölümlük ilk sezonunu 27 aralık saat 11.01’de yayınladı. Başrollerini Beren Saat ve Mehmet Günsur’un paylaştığı Atiye aslında öyle konusu çok orijinal, ben daha önce böyle bir şey izlemedim dedirtecek bir yapıya sahip değil ancak diziyi bizim için özel yapan dizinin tüm dünyada izlenecek olan Göbeklitepe ve Nemrut Dağı’nda çekilmiş olması. Böylece ülkemizdeki bu önemli değerler tüm dünyaya tanıtılmış olacak. İzleyenler hatırlarsa Hakan Muhafız sadece İstanbul’da geçiyordu, ama Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret değildir. Atiye Şanlıurfa Göbeklitepe’den Nemrut’a oradan da İstanbul’a uzanan ve ülkemizin doğal zenginliklerini tüm dünyaya gösteren bir hikaye.

Hakan Muhafızda daha sert ve gerçek dünyadan ayıran bir süper kahraman karakteri vardı ama Atiye’yi izlerken çoğu zaman fantastik bir dizi izlediğimiz duygusundan sıyrılabiliyoruz. Diziyi bizim için bu kadar güzel yapan ise Netflix izleyicilerinin aşina olduğu bir stilde ve daha batılı bir tarzda çekilmiş olması.

Çukur dizisinin sembolü bu kadar tutmuşken dizide bir sembol olmasa olmazdı tabi. Ancak sembolümüz bir anlamlı. Sembol eski simya periyodik tablosu birleştirilerek oluşturulmuş, birden fazla sembolün birleştirilmiş haline benziyor. Bu iki sembolün civayı temsil ettiği düşünülmüş, zira simyacılar da civanın hem katı hem sıvı durumunun iki hayatı birleştirdiğini düşünürlermiş. Sembol hakkındaki diğer teori ise geçmiş ve geleceği temsil ettiğinin yönünde. Ortası arsenikle bağlanmış, bu iki kutbu birbirine bağlayan yer yani, Atiye. Sembolün altındaki ve üstündeki çizgiler ise fosfor yani karanlığa gömülü olan aydınlık. Üst kısmının daha yeni, alt kısmının ise eski olması geçmiş ve geleceği temsil ediyor olması çok muhtemel. Bir de dizide bir çok defa duymuş olduğumuz Sirius Yıldızı var. Büyük köpek takım yıldızında yer alan ve güneşin ardından gökyüzünün en parlak olan yıldızı ve onun izdüşümünde yer alan kapının iki dünyayı birleştirdiği düşünülüyor ancak Göbeklitepe’nin onunla alakalı olup olmadığı hala bilinmiyor.

Bir çok defa sen kimsin diye sorulan, mümkün senin rızandır denilen Atiye’nin kim olduğu sorusuna gelirsek; dizide deniliyor ki en tepeye çıkmak için en dibi görmelisin.  Bu sebeple de Atiye kendi yolculuğunda Nemrut Dağı’nın en dibine iniyor ve burada kendinin kabul etmediği şeyleri görüyor, kendi ile tanışıyor. Bu bölümde Atiye’ye ilk önce bir yılan yol göstermişti ve ardından da kuğu gibi bir melek ona eşlik etti. Bu noktada bu yılanın Şahmeran’ın yılanlarından biri, meleğin ise Şahmeran olduğu geliyor hemen akıllara. Şahmeran’a ‘Yılanların Anası’ derler, tüm yılanlara hükmettiği söylenir ve yerin yedi kat altında yaşadığı bilinir yani Atiye’nin kendini bulduğu yerde. Böyle bakıldığında Atiye Şahmeran’ın kızıdır ve Şahmeran öldüğünde ruhunun kızına geçtiği söyleniyor ve bu da çok büyük bir güç demek.

Teorilerden birine göre tek bir zaman döngüsü var ve bu döngü üzerinde değişimin olmasını isteyen karakterler bu sayede kendilerine acı veren olayları geri çevirebilecekler ama hayat kaldığı yerden bir başka şekilde devam edebilecek. Belki de o yüzden Atiye’nin nişanlısının babası Serdar Atiye kayıpken oğluna Atiye’ye bir şey olursa ben de yaşayamam demiştir. Dizideki en büyük boşluk ise zaten bu Serdar karakterinde. Son bölümlere kadar bu karakterin üzerinde bile durulmadı ancak bir anda dizinin ana karakterlerinden biri oluverdi. Karakterimiz Serdar sit alanında bile dinamit patlatabilecek, polisleri, jandarmaları azarlayabilecek güce sahip ancak bu güce nasıl sahip olduğu hakkında  hiçbir ipucu verilmemiş. Atiye’yi neden bulmak istiyor? Biat ettiği güç ne? Çıkarı ne? Dizide bunlardan hiç bahsedilmemiş.  Yani dizi ikinci sezonu resmen kesin gözüyle bakılarak çekilmiş. Öyle görünüyor ki Serdar ikinci sezonda daha büyük bir karakter olacak.

Dizinin tüm artıları bir yana tabi ki eksik kalan noktalar da yok değil.

Öyle ki daha ilk bölümde sıkılıp bir daha da izlemeyenler bile olabilir, zira ilk bölüm sadece Jason tarafından yazılmış bu sebeple de bizlere çok uzak, daha batılı bir dil hakim ilk bölüme. Türk yazarların da işe alınmasıyla durumlar biraz değişmiş ancak bu sefer de biraz çok olmuş sanki. Yıllardır kayıp olan gizemli anneanne bulunuyor ve bir sürü soru sormak yerine ezogelin çorbası içiriliyor. Üstelik tüm dünya izleyecekken araba yolculuklarına daha çok yer verilip Türkiye’nin doğal zenginlikleri gözler önüne serilebilecekken araba yolculukları tam bir ışınlanma gibi olmuş.  Ki dizideki bazı şeyler de ‘böyle şeyler anca filmlerde olur’ dedirtti bize. Erhan karakola düştüğünde birden tüm ayetleri bilen biri oluveriyor yanında ve babasının gizemini çözmesine yardımcı oluyor.

Ayrıca böyle güçlü kadın imajı çizilen Atiye ‘de evliliği de deliliği de bir anda kabul ediveriyor, hem de sarhoş gibi konuşarak.  Ama hiçbir eksiklik her bölümün sonunda bir diğerini açma isteğinin önüne geçemedi. Çünkü dizide merak unsuru çok güzel kullanılmış. Cevaplar hemen tek seferde verilmek yerine bölüm bölüm ayrılmış. Ayrıca sadece iyi ya da sadece kötü karakter diye bir şey de yok. Her karakterin bölümlerde değişimine şahit oluyoruz. Işık faktörü de çok güzel kullanılmış dizide. Zaten ekranın her yeri blurlanmıs, pembe kan görmekten sıkıldığımız için interneti tercih ediyoruz. Gerçekçi kan ve makyajlarla da bunun hakkının çok güzel verildiğini düşünüyorum. Yani bakıldığında her anlamda ülke standartlarının üzerine çıkmış bir yapım. Bu anlamda başka yapımlara da örnek olmasını tüm kalbimle diliyorum.

Bunu beğenen ilk kişi ol.