Hakan Bozkurt
tarafından - Şubat 26, 2020
345 görüntüleme

Hindistan'da Hindularla Müslümanlar neden karşı karşıya geldi?

 

Hindistan'ın başkenti Delhi'de Müslümanları dışlamakla eleştirilen tartışmalı yeni vatandaşlık yasasını destekleyenler ve protesto edenler arasında 3 gündür süren gerginlik büyüyor. En az 23 kişinin öldüğü şiddet olayları sonrası Hindistan Başbakanı Narendra Modi sükunet çağrısı yaptı. Delhi'de Müslümanların evlerinin ve iş yerlerinin kasıtlı olarak hedef alındığı, bazı Müslümanların evlerini terk ettikleri bildiriliyor.

Hindistan Parlamentosu tarafından onaylanarak yürürlüğe giren ve Müslümanlar dışında Güney Doğu Asya'dan gelen tüm mültecilere vatandaşlık hakkı tanıyan yasa, vatandaşlık haklarıyla dini köken arasında ilişki kurması nedeniyle "Hindistan'ın laik anayasasını ihlal etmek" ve "Müslümanları dışlamak" gibi nedenlerle eleştiriliyor.

Delhi bu çapta bir şiddete tanık olmayalı onlarca yıl geçti. Hindular ve Müslümanların karşı karşıya geldiği çatışmalarda son birkaç gün içinde yaşanan tırmanış, yakın geçmişteki bazı kanlı toplumsal olayları hatırlara getiriyor ve kaygı yaratıyor.

1984 yılında zamanın Başbakanı İndira Gandi'nin Sih muhafızları tarafından öldürülmesi üzerine çıkan ve Sih toplumuna yönelen şiddet olaylarında 3 bine yakın insan yaşamını yitirmişti.

Son olayların kökeninde mültecilere vatandaşlık hakkı tanıyan yasası yatıyor ama muhalifleri, 2014 yılından bu yana iktidarda bulunan ve geçen yıl yapılan seçimlerde oylarını artıran Narendra Modi başbakanlığındaki BJP hükümetini, yıllardır Müslümanlara karşı ayrımcı politikalar izlemekle suçluyorlar.

 

Ayrımcılıkla suçlanan yasada neler var?

Aralık ayında Hindistan Parlamentosu'ndan geçirilen yasa, komşu ülkeler Bangladeş, Pakistan ve Afganistan'dan kaçak olarak ülkeye giren 6 dini grubun mensuplarına altı yıldır burada yaşadıklarını kanıtlamaları koşuluyla vatandaşlık hakkı veriyor.

Yasada bu hakkın tek istisnası Müslümanlar.

İktidardaki Hindu milliyetçisi BJP hükümeti, yasayla "dini baskıdan kaçanlara" yasal statü verilmesinin amaçlandığını, Müslümanların sözü geçen ülkelerde dini azınlık olmadığını ve bu sebeple Hindistan'ın korumasına ihtiyaçları bulunmadığını, bu nedenle yasaya dahil edilmediklerini söylüyor.

Ülkedeki Müslüman gruplar ise düzenlemenin hükümetin Müslümanları dışlama siyasetinin bir parçası olduğunu ve anayasanın laiklik ilkesinin çiğnendiğini savunuyor.

Birleşmiş Milletler de yasayla ayrımcılık yapıldığı endişesini dile getirdi.

Hindistan'da nüfusun yaklaşık yüzde 14.2'sini oluşturan Müslümanların sayısı 180 milyona yakın.

Dünyanın ikinci en büyük Müslüman nüfusuna sahip olan ülkede Müslüman toplumunun, Narendra Modi hükümetinin politikalarına dair endişelerini artıran tek uygulama bu değil.

Cammu Keşmir ile ilgili 370. madde

Hindistan'ın kuzeyinde Himalaya bölgesindeki Keşmir eyaleti, Hindistan ve Pakistan arasında anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor.

Keşmir

İngiltere'nin eski ömürgesi olan Hindistan 1947'de bağımsızlığını kazandığı süreçte Hindistan ve Pakistan olarak ikiye bölünmüş, o arada çıkan savaşta Keşmir de ikiye bölünmüştü.

Hem Hindistan hem de Pakistan, Keşmir bölgesinin tamamı üzerinde hak iddia ediyor ve her iki ülke de bölgenin bir bölümünü denetimi altında tutuyor.

Hindistan Anayasası'nın 370. maddesi ile Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletin özerkliği garanti altına alınmıştı.

2019'da Modi liderliğindeki BJP hükümetinin 370. maddeyi iptal etmesi büyük tepkilere ve toplumsal direnişe yol açtı.

Önceki hükümetler de Keşmir'in özel statüsünü tartışmaya açmışlar ama böyle bir değişikliğe gitme aşamasına hiç gelinmemişti.

Ancak BJP seçimlerde desteğinin artmasından da kuvvet alarak birkaç ay içinde bu maddeyi kaldırdı, Keşmir vadisi kapatıldı, Hint ordusunun denetimine alındı, aylarca medya ve haberleşme alanında karartma uygulandı.

370. maddenin iptali ile hükümetin, diğer bölgelerden buraya göçecek -Müslüman olmayan nüfusa- yerleşim ve toprak satın alma hakkı tanımak suretiyle bölgedeki demografik yapıyı değiştirmeyi hedeflediği öne sürülmüştü.

Vatandaşlık kaydı konusu

Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Assam eyaletinde, Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılıp ayrı bir devlet olarak kurulduğu 24 Mart 1971 tarihi öncesinde Hindistan'a geldiğini kanıtlayan kişilerin kayıtlı olduğu bir vatandaşlık listesi bulunuyor.

Assam'da gösteriler
 

Aslında bu liste, 1951'de Hindistan'da yapılan ilk demokratik seçimlerle iktidara gelen Kongre Partisi hükümeti döneminde başlatılmıştı.

Ancak Modi hükümeti "kaçak göçmenlerin tespit edilmesini" öncelikleri arasına aldı.

Bu uygulama doğrultusunda Assam eyaletinde yaşayanlardan, aile geçmişlerini kanıtlayan belgeler getirmeleri istendi, vatandaşlıklarını kanıtlayamayanların kaçak yabancı statüsünde görüleceği açıklandı.

Assam, Hindistan'ın en fazla etnik çeşitliliğe sahip eyaleti; 32 milyon nüfusun üçte biri Müslüman. Bu oran, Hindistan idaresindeki Keşmir'den sonra Müslüman nüfus açısından en büyük oranı oluşturuyor.

Müslümanlar, devletin ve federal hükümetin bu uygulamayla doğrudan kendilerini hedef aldığını söylüyor.

Son verilere göre, vatandaşlık kaydı uygulaması ile Assam'da 1,9 milyon kişi vatandaşlıktan çıkarılmış ancak bu kişilere itiraz hakkı da tanınmıştı.

 

 

Delhi'de protestolar: Hindu ve Müslüman grupların çatışmasında 21 kişi öldü

Hindistan'da tartışmalı vatandaşlık yasası nedeniyle başlayan, başkent Delhi'de Hindu ve Müslüman gruplar arasında çatışmalara dönüşen olaylar üçüncü gününde.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk resmi Hindistan ziyaretine denk gelen çatışmalarda, Delhi'de şu ana kadar 21 kişi hayatını kaybetti, 200'e yakın kişi de yaralandı.

Geçen yıl sonunda onaylanan Yeni Vatandaşlık Yasası, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'dan ülkeye gelen ve Müslüman olmayan yasa dışı mültecilere vatandaşlık hakkı tanıyor.

Son çatışmalar, Hindistan'ın başkentinde onlarca yıldır yaşanan en fazla ölümlü olay oldu.

Delhi'de yasaya karşı çıkan ve destekleyen gruplar arasında Pazar günü başlayan çatışamalar, Müslüman azınlığın yaşadığı kuzeydoğu Delhi'de yoğunlaşıyor. Hindu grupların Müslümanların dükkan ve evlerini hedef aldıkları haberleri geliyor.

 

Müslümanları koruyan Hindular

Buna karşılık Guardian gazetesi bazı mahallelerde örgütlenen Hinduların camileri korumak için devriyeler oluşturdukları ve Müslüman komşularına evlerini açtıklarını bildiriyor.

Hindistan Başbakanı Narenda Modi, olaylarla ilgili ilk kez bugün Twitter üzerinden açıklama yaparak "barış" çağrısında bulundu.

Delhi Eyaleti Başbakanı Arvind Kejriwal ise durumun endişe verici olduğunu belirtti ve ordunun göreve çağrılması gerektiğini söyledi.

Çatışmalar Delhi'nin Müslüman ağırlıklı Maujpur, Mustafabad, Jaffrabad ve Shiv Vihar gibi bölgelerinde yoğunlaşıyor.

yakılmış yerler

Sosyal medyada yayılan görüntülerde sokaklarda elleri sopalı grupların dolaştığı, bazılarının çevreye taş attığı, kundaklanan yerler olduğu görülüyor.

Salı öğleden sonra Shahadra bölgesinde bir cami göstericiler tarafından tahrip edildi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde bir kişinin minarenin tepesindeki hilali sökmeye çalıştığı görülüyor.

BBC muhabiri Yogita Limaye, bölgedeki bir lastik dükkanının da ateşe verildiğini aktardı.

Dini çatışmaya dönen protestolarda Hindu ve Müslüman gruplar birbirlerini çatışmaları başlatmakla suçluyor.

göstericiler ve polis

Delhi polisi sözcüsü MS Randhawa ise durumun kontrol altında olduğunu ve yeterli sayıda polisin görevlendirildiğini söyledi.

Bölgede 4'ten fazla kişinin bir araya gelmesi yasaklandı. Bazı metro istasyonları kapatılırken, polis çatışmaların yaşandığı bölgelere girişlerde kimlik kontrolü yapmaya başladı.

Çatışmalardan iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata'nın (BJP) lideri Kapil Mishra da sorumlu tutuluyor. Mishra, yeni vatandaşlık yasasını protesto etmek için oturma eylemi yapan göstericileri haftasonunda tehdit etmiş ve ABD Başkanı Trump'ın ülkeden ayrılmasından sonra göstericilerin zor kullanarak dağıtılacağını söylemişti.

 

"Yakılmış seccadeler, yırtılmış Kuran sayfaları"

Faisal Mohammed, BBC Hindi, Ashok Nagar

Çatışmalardan en çok etkilenen yerlerden olan Ashok Nagar'da sladırıya uğramış bir caminin dışında ufak bir kalabalık bekliyor.

Yeşil, beyaz binanın ön cephesi yanmış. Minarelerin birinde Hindistan bayrağı ve sağcı Hindu grupların simgelerinden olan hardal rengi bir bayrak dalgalanıyor.

bayrak

Yerlerde yırtılmış Kuran sayfaları var. İki kişi bu kağıt parçalarını toplayıp bir torbaya koyuyor.

Toplayanlardan biri bu sayfaları gidip bir mezarlığa gömeceğini söylüyor.

Binaya girdiğimde yerde takkeler ve yanmış seccadeler görüyorum.

Caminin bulunduğu bölge bir Hindu mahallesi ama burada yaşayanlar olaylarla ilgileri olmadığını savunuyor ve "dışarıdan gelen grupları" suçluyor.

 

Ölü ve yaralılar hangi gruplardan?

Hastane yetkililerine göre şu ana kadar Delhi'de 21 kişi hayatını kaybetti, 200'e yakın yaralı var.

Ölenler arasında hem Müslüman hem de Hindular bulunuyor. Olaylarda bir polis memuru da hayatını kaybetti.

Hastaneleri ziyaret eden BBC muhabirleri yaralılar arasında ateşli silahlarla vurulanlar olduğunu da bildiriyor.

Ayrıca NDTV haber kanalının iki muhabiri de göstericiler tarafından ciddi şekilde darp edildi.

NDTV editörü Nidhi Razdan Twitter'dan, göstericilerin, dövdükleri kişilerin "Hindu" olduklarını anladıktan sonra muhabirleri darp etmeyi bıraktığını duyurdu.

Birçok gazeteci, öfkeli grupların sokakta durdurdukları kişilere dinini sorduklarını belirtiyor

 

JK24x7 yerel kanalının bir muhabiri de vuruldu.

Ölen kişilerden biri olan Rahul Solanki'nin kardeşi de BBC'ye yaptığı açıklamada abisinin alışveriş için dışarı çıktığında bir grubun saldırısına uğradığını, kaçmaya çalışırken vurularak öldürüldüğünü belirtti.

Yeni yasada ne var?

Aralık ayında geçirilen yasa, komşu ülkeler Bangladeş, Pakistan ve Afganistan'dan kaçak olarak ülkeye giren altı dini grubun mensuplarına altı yıldır burada yaşadıklarını kanıtlamaları koşuluyla vatandaşlık hakkı veriyor. Yasa Müslümanları kapsamıyor.

İktidardaki Hindu milliyetçisi BJP Hükümeti yasayla dini baskıdan kaçanlara yasal statü verilmesini amaçladığını, Müslümanların dini azınlık olmadığı ve Hindistan'ın korumasına ihtiyaçları bulunmadığı için yasaya dahil edilmediğini söylüyor.

Ülkedeki Müslüman gruplar ise düzenlemenin hükümetin Müslümanları dışlama siyasetinin bir parçası olduğunu ve anayasanın laiklik ilkesinin çiğnendiğini savunuyor.

Birleşmiş Milletler de yasayla ayrımcılık yapıldığı endişesini dile getirdi.

Hindistan'da nüfusun yaklaşık yüzde 14.2'sini oluşturan Müslümanların sayısı 180 milyona yakın.

Yayınlanan: Nedir, Gündem
Bunu beğenen ilk kişi ol.