Songül Yalçın
tarafından - Mart 28, 2020
382 görüntüleme

Bu Ayrılığın Beni Hiç Sarsmadığı Söylenemez

 

Ben de herkesi bıraktığım yerde, düşündüğüm gibi, durgun ve hareketsiz, yaşıyor sanırım. Bir ihanet kokusu seziliyordu derler ya, albayım... «O zaman daha evliydim. Bazı güçlüklerim vardı. Konuşmakla geçeceğini sanıyordum. Seni aradım.» Canım. Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.

...

Sizi seviyorum Bilge. (Nerelere geldik?) Şu arkadaşlık ne kötü; başka bir bahaneyle tanışmış olsaydık. Size ıslıkla 'I found my love you' şarkısını çalsaydım. Yeniden tanışsaydık. Bir süre geçseydi. Gene görüşseydik. Herkesi tanıyorum oysa. (Ne kötü!) Kimse şaşırmıyor beni görünce. Tanımadıklarımı bile tanımış gibiyim. Dünyanın sonu geldi; kimse inanmıyor. Sizin inanmanızı isterdim Bilge. Sizi seviyorum Bilge. Adınızı çok beğendim; benim de adım Hikmet. Ben buraların yabancısıyım. Gecekonduda ya da meyhanedeki gibi yürütemiyorum işleri. (Seni böyle çevrelere kabul etmezler Hikmet. Ancak, misafir sanatçı olarak bulunabilirsin. Biliyorum albayım.) Sizin için kötü niyetler besleyebilir miyim Bilge? O güzel dudakları...

...

...Bütün büyü sizdeymiş. Beni bu durumda görseydiniz, yani beni uzaktan takip edebilseydiniz, beni bir zamanlar sevmiş olduğunuza inanamazdınız. Belki ben her zaman böyleydim. Belki ikimiz de kendi başımıza birer dünya kurduk birlikte yaşarken. Şimdi eski dünyama dönmüş bulunuyorum ve bunun eski bir dünya olduğunu, usandırıcı tekrarlarla dolu olduğunu ve ne yazık ki kendimin de bu can sıkıcı romanın bir parçası olduğumu, yeni yalnızlığımın içinde anladım. Artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim. Bir roman, kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini...

...

Birlikte oldukları zamanlar içinde gene yalnızlıklarını yaşıyorlardı. Ne var ki, bir arada geçirdikleri günler ve saatler, birlikte yaşanıldığı sanılan küçük heyecanlar yüzünden ertesi günü görme cesaretini veriyordu onlara. Her biri kendi kafasındaki dünyayı yaşadığı halde, hep birlikte oldukları için, aynı nedenle duygulandıklarını, aynı şeylere güldüklerini sanıyorlardı. Bu, onlar için belki bir yenilikti. Aslında hiç biri yeni bir olay beklemiyordu; bütün yaşayışlarını, hareketlerini, yeni bir güne başlayışlarını, çevrelerinde olup bitenleri
izleyişlerini, bu değişmezliğe göre ayarlıyorlardı. Hiç bir konunun üstüne gitmiyorlar, hiç bir sözün sonunu izlemiyorlardı.

...

Hayır, kelimeler aldatıcıydı; kelimeler, bizi gerçeklerden uzaklaştıran küçük tuzaklardı. Sevgi, o gece daha birçok şey düşündü, birçok şey hissetti. Neler olduğu sorulursa 'şey' kelimesinden başka türlü tarif edemeyeceği bir sürü şey. Allahım, dedi sonunda; ne olurdu bütün bu 'şey'leri anlatabilecek gücüm olsaydı.

...

Bende hayat bilgisi zayıf albayım. Bilge bunları bilir, bu bakımdan akıllıdır; birlikte olabilseydik, insanlık çok yararlanacaktı bundan. Yazık oldu. Şimdi yanımda olsaydı, böyle üşümezdim albayım; beni bir arabaya bindirirdi hemen. Ben bunlara çabuk karar veremem albayım: Kararsızlığımla yanımdakilerin canını sıkarım. Hava da çok soğudu albayım, eve dönmek istiyorum. Biliyor musunuz, Bilge beni evde bekliyormuş gibi geliyor bana. Yoksa eve dönmek istemiyorum. Beni bekleyen yalnızlığı ve karanlığı istemiyorum. Bilge'den akıllı olduğum halde neden bu duruma düştüm acaba? Neden herkes benden kaçıyor albayım? Yaşamasını bilmiyorum da ondan mı? Bir dakika albayım, karşıdan birileri geçiyor: Kadını Bilge'ye benzettim; peki erkek kim? Değilmiş. Bu köşede de fazla bekledim galiba: Gelip geçenlerin dikkatini çekiyorum. Başka bir köşeye gitmeli. Biliyor musunuz albayım, bugün Bilge'ye ne diyordum? Diyordum ki köşe başlarında bekliyorum kadınlara bakmak için. Beni kıskandı albayım. Demek ki seviyordu. Ha-ha. Ona öyle şeyler bulup söylüyordum ki, bana hayran oluyordu. Onun için diyorum ki, odama dönmüş beni bekliyordur şimdi. Eve dönmek istemiyorum albayım. Ya gelmemişse. Ne dediniz? Yazacak oyunlarımız mı var? Onlarla mı uğraşırız? Nedense bugün içimden gelmiyor. Ben artık biraz çöktüm albayım: Aklıma yeni bir şey gelmiyor. Oyunlar beni de yordu galiba. Tabii Bilge'ye belli etmedim, ama ben herhalde bu oyunlara artık devam edemeyeceğim.

Tehlikeli Oyunlar

Oğuz Atay

Yayınlanan: Eğitim, Eğlence
Bunu beğenen ilk kişi ol.