tarafından Admin
20180824_184925


Yaz tatili için daha kış aylarından 15-25 Ağustos tarihleri arasında bir yelkenli ile Yunan Adalarını gezmek için anlaşmıştık. Gel gör ki anlaşma Türk lirası üzerindendi. Malum kur krizi ortaya çıkınca tekne ile Yunanistan işi yattı. İznimizi de önceden aldığımızdan kur krizinden en az etkilenen Bulgaristan'a gitmeye karar verdik.

20180824_165735

Varna'ya iki sene önce Eylül ayında gitmiş ve aşık olmuştum. O zamandan beri hep bir daha gitmek, ailemi de götürmek istiyor, ancak Varna'nın güzel zamanları İzmir'in de en güzel zamanlarına denk geldiğinden gidemiyordum.


20180824_162451

İzmir'den Varna'ya gitmek biraz zahmetli. 
Geçen sefer gece otobüsü ile İstanbul'a gidip sabah otogardan kalkan Varna otobüsleri ile ertesi akşamüstü yaklaşık 24 saatte ulaşmıştım. Bu kez İzmir'den Bulgaristan'a gitmek için tek yol olan Kırcaali otobüsü'ne bilet aldık.


20180820_155934



Akşamüstü kalkan otobüs sınırın durumuna göre sabaha karşı aktarma yeri olan Haskovo'ya varıyor. Oradan otobüs değiştirilerek Sofya ya da Varna'ya gitmek mümkün ama insan epey uykusuz kalıyor.
1:30 gibi sınıra vardık. 
Can uykusunun en tatlı yerinde otobüsten inip pasaport kontrollerine girmek zorunda kaldı.

  IMG_5714

Bayram olmasına rağmen sınırda çok otobüs olmayınca sabah 5 gibi de Haskovo'ya vardık. 
Bizimle birlikte Haskovo'da otobüs değiştiren bir Türk gençle sohbet ettik. Filipinli kız arkadaşına Bulgaristan'a girişte sorun çıkarmışlar, 70 euro rüşvet vermek zorunda kalmış. Bizde bu rüşvet işi eskiye göre çok azaldı ama Bulgaristan'da AB'ye rağmen alışkanlıklar değişmemiş.

20180821_144906

Suratsız Arda Tur görevlisinden 3 Burgaz bileti aldık. (3x22 leva, 2 leva=1 euro). 
Bulgaristan'da fiyatlar Avrupa'nın tam yarısı denebilir. Almanya'da, ya da Yunanistan'da 1 euro olan şeyler (mesela markette kutu bira) Bulgaristan'da 1 leva, 40 euro olan odalar 40 leva vs.

20180821_115439

Yine de bizim gibi parası ezilmiş kişiler için pahalıydı. 
Leva 2 sene önce 1.70 lira iken şimdi 3.5 lira olmuş, her şeyin fiyatı ikiye katlanmış.
Suratsız muavin bagajımızı almadı. 
Bulgarca bilet milet bişeyler dedi, uyku sersemi anlamadık, otobüs de boştu, içeriye aldık.

  IMG_5730

 Sonradan dönerken öğrendik ki bileti alırken kaç parça bagajın olduğunu söyleyip, etiketlerini gişeden alman lazımmış. Tabi suratsız gişeci kadın bunu söylemedi. Suratsız muavin de aslında Türkçe biliyormuş.
Stara Zagora'da durduğumuzda aşağıdaki fotoğrafı çekerken yanıma geldi(fotoğraftaki flip floplu), Türkçe;
“Niye çekiyorsun, yasak” dedi.

IMG_5737

“Nesi yasak olacak, sitenizde otobüslerin resmi yok mu?” dedim.
“O başka, yine de yasak” dedi.
Hastayım kendini yetkili hisseden kişilerin kıçından kural uydurmasına...

20180820_165435

Sabah 9 da Burgaz'a vardık. 
İzmir'den akşam 5 te bindiğimiz göz önüne alınırsa yol 16 saat sürdü. Uçakla gelmek de mümkün ama Varna promosyona girse de 119 euronun altına bilet kalmadı. İç hat cabası.
Bu arada THY Varna kalkışlı uçuşlarında sık sık promosyon yapıyor. Mesela Dar Esselam'a İstanbul'dan fiyat 700 euro iken Varna'dan 550 euro olabiliyor; kapitalizmin işine akıl sır ermiyor.  Varna kalkışlı biletle İstanbul'dan binmek mümkün mü tam emin değilim ama yine de arada bakıyordum; kur krizinden önce... (bundan sonra KK olarak anılacaktır)

20180824_175340

Bizim telefon hattında ayda 10 gün tarifeni yurt dışında kullanma hakkı varmış ama bunu biz çok yeni öğrendik. Bilsek yıllardır gözümüz ekranda, kaldırımlarda şifresiz Wi fi aramazdık. 
Her neyse haritalardan bakarak Airbnb den bulduğumuz eve doğru yürüdük. 5 yıl öncesine kadar Airbnb/Booking kullanmayı da bilmiyorduk, daha doğrusu biliyorduk da ben kapı fiyatından daha pahalı olacağını sanıyordum. 
Öyle ya araya bir de komisyon giriyor.

20180823_214750

Bir şehre vardığımızda kapı kapı otel arar, pazarlık ederdik. Şimdi ise rezervasyonsuz yola çıkmıyoruz. Komisyon tabi var ama oteller müşteriye kapıda verdikleri fiyattan daha indirimli fiyatlar koyuyorlar.
Konya'da bir oteli Booking'den beğenip gittik. Kapıda daha ucuz olur pazarlık ederiz diye düşünmüştük. Adam daha pahalı bir fiyat söyledi, “O ucuz fiyat ancak Booking'den alırsanız” dedi. Otelin bilgisayarından rezervasyon yapmamıza da izin verdi.
(kapitalizmin işine akıl sır ermiyor 2)
Airbnb'den bulduğumuz oda fotoğraflardaki gibi değilmiş. Sıvasız bir apartmanın batar katıymış ama fena değildi.

  IMG_5767

 Şehir merkezi ile sahil parkının tam ortasındaydı. Fiyatı 30 euro idi. Daha önce Airbnbn'nin abonelik linkini gönderdiğim kardeşim Gökhan linki kullanıp bir kiralama yapınca ona 10, bize 15 euro kredi vermişler, oda 15 euroya geldi.
Bu indirim pek hoşumuza gitti. Bulgaristan'da bulunduğumuz süre boyunca Neşe ile birbirimize link gönderip yeni emaille kaydolarak her gün 10-15 euro indirimli kaldık.

20180821_142252

Varna'ya aşık olmamın sebeplerinden bir olan promenade dedikleri sahil parkı Burgaz'da da var.

  IMG_5956

Kıyıdaki upuzun kumsalın hemen ardında en az 100 yıllık bir orman, üstelik bizim belediyelerin yaptığı gibi toprak görünmemecesine parke taşlı değil, asfalt bir iki yol dışında bildiğin orman.  
Şehir ormanın bittiği yerde başlıyor.

  20180822_092204

Odayı bize teslim eden kadın pek İngilizce bilmiyordu ama anlaştık.

  IMG_5976

Odaya yerleştikten sonra bir duş aldık. 
Duş buz gibi, nefisti. Bir ara bunu icat etmeyi düşünmüştüm, 'Soğutulmuş duş'. 
Zira  hava soğukken suyu ısıtabiliyoruz ama sıcakken soğutamıyoruz. 
Yazları İzmir'in sıcağında soğuk duş gerçek bir ihtiyaç!

IMG_6268

Bulgaristan'da musluk suyunun soğuk olmasının nedenini 1989 yılında, otostop yaptığım Bulgar göçmeni bir kamyon şöföründen öğrenmiştim:
O kış çok soğuktu. İstanbul İzmir yolu kardan kapanmış, Bursa'da kaldığımız evin su boruları donmuş, sular kesilmişti.

20180822_190919

Şöföre bunu söyleyince; 
"Burada su borularını hemen toprağın altına döşüyorlar, oysa ki bizim Bulgaristan'da su boruları 5 metre derinden gider. Bu sayede kışın donmaz, yazın da buz gibi olur." demişti.
Otuzlu yaşlarında, yeni göç etmiş bir adamdı. Kamyonu mavi iş tulumu ile kullanıp, arkadaş eksikliğinden yakınıyordu.
  IMG_6105

Sohbetimiz hoşuna gitmiş olacak ki inerken;
"Siz nerde oturursunuz be ya, ahbap olsaz ya..." demişti. 
O yıllarda gelenler çok perişandı, beş parasız evlerinden ayrılmış, akrabalarının yanına, çadır kamplarına sığınmışlardı. 
Aradan geçen 30 yıl içinde hepsi çalışkanlıkları ve tutumlulukları ile bir kaç ev sahibi oldular. 
Bulgaristan'ın AB ye girmesi ve belki de özür mahiyetinde, göçenlere pasaport hakkı vermesiyle de bir nevi çektikleri telafi edilmiş oldu, AB vatandaşı oldular. 
İzmir'den bindiğimiz otobüste Neşe'nin yanında oturan hanım da '89 göçmeniymiş. Tekstil işçiliğinden emekli olmuş. Şimdi AB vatandaşlığı sayesinde İsveç'te çalışan çocuklarının yanına göçecekmiş.


20180820_234100

Can yol yorgunu uyudu, biz ise çıkıp etrafı şöyle bir dolaştık.

  IMG_5920

Araba kiralama şirketlerini aradım. Genelde günlüğü 40 euro dediler. 25 euroya birini buldum. Bu araba kiralamanın ucuz yolunu bir türlü keşfedemedim.

  IMG_6558

Ümit İspanya'da, Portekiz'de günlüğü 1 euroya araba kiralıyor. Söylediğine göre şirketler kışın otopark masrafından kaçmak istiyorlarmış.

IMG_6282

Can uyanınca önce karnımızı doyuralım dedik. Her seferinde yola çıkarken en iyi restoranlarda yiyelim diye niyet ediyorum zira eve döndükten sonra en akılda kalan yenen güzel yemekler oluyor, gel gör ki fiyatlara alışma sürecinde her şey çok pahalı geliyor. Bu sefer de önce yavaştan başlayalım dedim. Bir büfeden köfte-bira aldık, önündeki masalara oturduk 
(tane 1, porsiyon 2,8 , bira 1.5leva)

IMG_5780

Herkes kızarmış ekmek gibi bir şey alıyordu. 
Merak edip ben de istedim. Bir dilim ekmeğin üzerine yayılarak pişirilmiş köfteymiş.(1,20)

20180821_133241

Can yüzmek istedi. Plaja gittik, çok dalgalıydı. 
Upuzun bir iskele ve üzerinde de kule vardı. Yüksekten denize atlama meraklısı olan Can buradan atlayayım diye tutturdu.
   IMG_5925

Gittik baktık, deniz kaba dalgalı, hava sert, her yere de atlamak yasaktır yazmışlar.
Zar zor vaz geçirdim.
  20180821_141137

Şehir merkezinde yürürken otantik kıyafetli bir gruba rastladık. Sicilya folklor ekibiymiş. Onları takip ederek gösteri yapacakları meydanı bulduk. Gürcü, Polonya ve Sicilyalıların danslarını izledik. Gürcüler genç, Sicilyalılar yaşlıydı.

  IMG_5878

 Aslında bu da bedava gezmek için çok iyi bir yöntem. Benim bir hastam eşi ve iki oğlunu da aynı halk oyunları grubuna yazdırdı, ailecek bedava yurt dışı tatili yapıyorlar.

IMG_5890

Akşam yemeği için odanın hemen yanında yürüyüş yolunda Opex (oreh diye okunuyor, ceviz demekmiş) diye bir restoranı gözümüze kestirdik zira bütün masaları doluydu.
En güzel Trip Advisor halkın teveccühü! 
Bir süre bekledikten sonra bir masa boşaldı, oturduk. 
  IMG_5919

Ben çaça denen küçük kızarmış balıklardan, Neşe kaburga, Can ise helezon sosilerden söyledi. Sosisi gelince 
"Menüdeki resme göre bir halka eksik bu" dedi.

  20180821_214013

İnanmadım, açtık baktık, gerçekten bir halka eksikmiş.

  20180821_205232

Can'ın spontan dikkati özellikle yiyecekler konusunda bazen şaşırtıcı olabiliyor
Yemekler güzeldi, 5 bira ile birlikte 40 leva hesap ödedik.
Geceleme otelimizde

Sabah Neşe ile erkenden kalkıp sahil parkını boydan boya yürüdük. Batı Avrupa kadar olmasa da spor yapanlar çoktu.
  IMG_6296

 Bu şehirde uzun süre kalıp sabahları bu parkta spor yapıp hemen altındaki denizde yüzme hayalleri kurduk.

20180824_093548

 Parkın içinde gençler ellerinde rakamlarla yürüyorlardı. Baktım 1 ve 6 var 
"Doğumgünü mü kutlayacaksınız?" diye sordum. Arkadaşlarına sürpriz yapacaklarmış. Seneye Can'ın da 16. yaş gününü kutlayacağımızdan hediye alamazsam kullanırım diye poz verdirttim.

  IMG_6297

Odaya dönüp kahvaltı ettikten sonra kiraladığımız arabayı çağırdık. Telefonda konuştuğum Diana yanında Dian diye bir oğlanla geldi.
“Kardeş misiniz ?” diye sordum, evliymişler.
Kredi kartı için POS ları olmadığından 4 gün için 100 euro nakit 100 euro da depozito verdim.

  IMG_5974

Günlük 5 euro ekstra sigorta yapmazsak bütün sorumluluğumuz 100 euro imiş. Bu karşılaştığım en düşük kısmi sorumluluktu. Araba kiralarken hep tedirgin oluyorum zira yabancı memlekette en ufak çiziğe kaç euro hesap keseceklerini bilmiyorsun. 
Hele tekne kiralama işinde charter şirketlerinin esas gelirinin kira bedelinden değil hasarlardan olduğunu anlatmışlardı.

IMG_5969

Kaldığımız ara sokak bana göre park sorunu olmayan bir yerdi ama onlar bir türlü arabayı park edecek bir yer bulamadılar. Mavi işaretli yerlere park edince sms ile ücret ödemek gerekiyormuş. Kısa sürede çıkacağız dediysem de nasıl bir denetim varsa oğlan arabada oturdu, biz kontratı doldurduk. Arabayı kontrol ettik, çiziklerin fotoğrafını çektik, ama ön camı çekmemişiz. 
İki gün sonra ön camda bir çıtlama farkedince daha önce var mıydı bir türlü bilemedik.
"Eğer yeni olduysa gitti bizim 100 euro" dedim.

IMG_6066
Arabayı aldıktan sonra ilk olarak otogara gidip 5 gün sonrası için Haskovo'ya dönüş biletimizi aldık. Bu sefer Can için öğrenci bileti almayı akıl ettim, %10 indirimliymiş (2 leva). Bagaj fişini de peşinen verdiler. Otobüsün varış saati ile Kırcaali'den kalkan İzmir otobüsünün Haskovo'ya varış saatleri birbirine çok yakındı.

bulgaristan-haritasi  

Haskovo otogarını aradım, telefonu direk Türkçe konuşan bir kadın açtı. Burgaz'dan 13:30 otobüsü ile geleceğimizi söyledim.
"Tamam sizin otobüs gecikirse bekletiriz" dedi.
Uluslararası otobüsler sınırda deli gibi beklediklerinden geciken yolcuyu beklemeyi umursamıyorlar.
Gelirken Menemen'den binecek bir ana kız otobüs saatini yanlış biliyormuş.
Muavin aradı, henüz evdelermiş.
Yol kenarında 20 dk onların evden gelmelerini bekledik.

IMG_5692

Dönüşümüzü garantiye aldıktan sonra önce güneye, Sozopol'e gitmeye karar verdik.
Yolumuz 30 km, iki şeritli, epey trafik var.
Sozopol'de de yine Airbnb indirimiyle bir oda bulduk.
Bulduğumuz oda apart otel gibi bir yermiş.
Marinaya yukardan bakan güzel bir balkonu vardı.

  20180822_181800

 Resepsiyoncu çocuğa mesafeleri sordum. Küçük bir kasaba olduğundan arabaya ihtiyacımız yokmuş.
"Park edip yürüyün" dedi, yeni yapılan ve henüz para alınmayan bir otopark tarif etti.
Bulgaristan'ın meşhur turistik atraksiyonları Sozopol ve Nesebar birbirine çok benzeyen, iki yarımada üzerine kurulu eski kasabalar.

  IMG_6208

 Sozopol, koruma altına alınmış eski evleriyle adeta plajı olan bir Safranbolu havasında.

20180823_135244 

Merkezdeki plajın yanı sıra kuzey ve güneyde iki uzun plaj daha varmış. Önce kuzeydekine gittik, biraz yüzme, dalgalarla boğuşma, bira derken sıkıldık, bir de öbürüne gidelim dedik.

IMG_6395

 Google Maps marifetiyle ulaşıp arabayı park ettiğimiz Harmanite plajına bir indik, herkes çırılplak! 
Arabayı tam çıplaklar plajı olan köşeye park etmişiz.
  IMG_6060

Bu kadar şehrin içinde, hemen üzerinde apartmanlar olan çıplaklar plajı da hiç görmemiştim.
Aşağıdaki fotoğraftaki plajın karşı ucu çıplaklar plajı!
  IMG_6073

 Burada da kah gözlerimizi kaçırıp, kah çaktırmadan bakarak biraz eğlendikten sonra şehir merkezine geçtik.
Tarihi yarımada turist kaynıyordu ama pek Türk yoktu. Genelde  Bulgaristan'ı Doğu Avrupalılar tercih ediyorlar.

IMG_6079

Can yorulup "Daha fazla yürüyemeyeceğim" diye isyan bayrağını çekti.
Onu cep telefonundaki tetris ile başbaşa bırakıp yarımadayı dolaştık.

  IMG_6084

 Sığacık kale içini de andırıyor. 
Deniz kıyısında sıra sıra restoranlar var,

  IMG_6069

 Bazıları tiki, bazıları daha halk işi.
  IMG_6094

 Can'ı da alıp halk işi olanların en kalabalığına oturmak istedik ama yer yoktu, yandaki boş restorana geçtik.

20180822_194139

 Suratsız, hayatından bezmiş bir garson kız menüyü getirdi. Menüde anlamadığımız bir şeyi sormak istedim.
Suratsız İngilizce bilmediğini işaret ederek terslendi. 
Kalktık yandakinde boşalan bir masaya geçtik.

20180822_194011

Buradaki garsonda da Şirinyer'li şarapçı tipi vardı, ayrıca bütün el tırnaklarında mantar enfeksiyonu...
Neyse ki daha cana yakındı ama yes-no dahil tek kelime İngilizce bilmiyordu.

IMG_6115

İşte bunu anlayamıyorum: Turistik lokantada çalışan kişi nasıl olur da servis için gerekli epi topu 15-20 kelimelik İngilizce'yi öğrenmez...
Bulgaristan'ın turizmle ilgili sorunu bu.
  IMG_6648

Ülke güzel, plajları, şehirleri, restoranları harika, ucuz ama özellikle hizmet sektöründekiler güleryüz nedir bilmiyorlar.

IMG_6655

Eskiden Sovyetler'deki tezgahtarlar böyleydi; rahatını bozup bir soru sorsan anasına küfretmişsin gibi davranırlardı.

IMG_4507

Oysa ki turisti en çok etkileyen şey ne deniz, ne kum; güleryüz.

IMG_6617

Turizmi öğrenseler gerçekten potansiyelleri yüksek.

IMG_6584

Yelken sporları için de süper rüzgar var.

IMG_5800

Bu tersoluk Sozopol'de iki üç kez tekrarlanınca son suratsızla az daha birbirimize giriyorduk.
Raffy diye meşhur bir dondurma markası var, kilo ile satılıyor.
100 gramı 1,8 leva.

  IMG_5970

Kocaman külahlara koyuyorlar. 
İlk aldığımızda, kız daha koyayım mı dedikçe kilo ile olduğunu anlamayıp koy demiştik de bir külah yarım kilo almıştı.

20180824_204033

Bu suratsız da soruya cevap vermiyor, oflayıp pufluyordu.
“Derdin ne senin, memnun değilsen çalışma” dedim
Cevap vermedi. Can'ın hatırına siparişe devam ettik.
3 dondurma tartıda 13,35 tuttu, 13,40 dedi, 13,50'nin üstünü verdi.
"Eksik verdin" dedim, 
Hoflayıp 10 sent daha verdi.
“Seni hiç sevmedim sütoğlan” dedim
“Ben de seni” dedi.

20180822_220112

Hesapta tatlı yiyecektik sinirimizi bozduk. Bu diyalogdan sonra en şahane dondurma olsa ne yazar.
Bunun gibi bir kaç suratsızlıktan sonra bir daha Sozopol'e gelmemeye karar verdim. 
Benzeri muamele Kos adasında da oldu, oraya da gitmiyorum. Bir kupa için pazarlık etmeye çalışınca dükkan sahibi;
“Her yeri Türkiye sanıyorsunuz, burda pazarlık yapamazsın” demiş, ben de “Ama ben burda da Türküm” diye mukabele etmiştim.
Turistik yerlerden, atraksiyonlardan iyice sıtkım sıyrıldı. 
Sanki herkes cebimdeki paraya gözünü dikmiş, nasıl eder de bunu yolarım derdinde. 
Mesela Sozopol'de bu adam yılanla fotoğraf çektiriyor. 
Kimse de demiyor ki arkadaş burası Hindistan mı, Kenya mı? Neden yılanla fotoğrafımız olsun.

IMG_6078 
İlk defa burada gördüğüm başka bir turistik atraksiyon da tarihi kıyafetlerle belli bir mizansen içinde fotoğraf çektirmek.

IMG_6123

10 leva mukabilinde Napolyon'dan Kalamiti Jane'e kadar kadar bütün tarihi karakterlerin yerine geçip İnstagram'da paylaşmak mümkün. 

IMG_6128

 Bu da sanayide yapılmış yedi boyutlu sinema.
IMG_6136 
VR gözlüğü ve zincirlere asılı platformu görüntüye göre arkadan sallayan adamdan oluşuyor.
Can odaya gitti, biz bir takım liseli gençlerin bedava konserini izledik.

IMG_6131

Sabah Gökhan'ın özellikle tavsiye ettiği ve İstanbul'da yaşarken iki ayda 5 kez gittiği Sunny Beach'te kalmak niyetiyle yola çıktık.

IMG_6183 
Yolumuz Burgaz'a kadar 30, Burgaz'dan sonra da 30 olmak üzere 60 km.
Yolda iki kez polis kontrolüne denk geldik, ikisinde de rüşvet ister havalarda kusur bulmaya çalıştılar.
İlkinde polis arabanın kiralık olduğunu anlayınca
“Kimden kiraladın?” dedi,
Ne diyeyim, “Diana'dan” dedim
Ruhsatı evirdi, çevirdi, arabanın etrafında dolaştı, bir şey diyemedi, geri verdi.

IMG_5757

 İkincisi tam rüşvetçi tipli, şişman bir polisti.
Yabancı olduğumuzu anlayınca o da arabanın etrafında dolaşıp cık cık yaparak işkilli bir havayla;
“Farlar” dedi.
"Ee, noolmuş farlara?” dedim
Cevap vermedi, şüpheliymişim gibi,
“Arabaya gel” dedi
Gittik, arabada daha akıllı bir polis vardı.
Elindeki tabletten kimlik bilgilerimizi kontrol etti, epeyce sürdü.
Beklerken panik yapmadığımı göstermek için ellerimi cebime sokup ıslıkla şarkı çaldım, en sonunda da;
“Bir sorun mu var memur bey?” diye sordum.
Suratıma baktı, baktı, pasaportla ehliyeti uzatıp;
“Have a nice day” dedi.

IMG_5797

Anladığım kadarıyla AB ye girdikten sonra yekten rüşvet isteyemiyor, senin panik yapıp teklif etmeni bekliyorlar. Bu arada benim eski ehliyete bir şey demediler. 
 
20181106_165353-1 
Daha doğrusu ehliyet 30 yıllık olduğundan,
“Bu sen misin?” dediler
“I know what it is to be young” dedim

IMG_6177

Burgaz'ın hemen çıkışında Pomorie diye bir yarımadaya girdik. Nesebar ve Sozopol gibi ahşap evli değil, normal bir yarımada olduğundan yabancı turist değil Bulgar aileler çoğunluktaydı.

IMG_6185

Adayı çepeçevre dolaştık, pek huzurlu bir havası vardı. Adanın burnuna yakın bir kafede balıkçılar sabah sabah demleniyorlardı. Çok hoşumuza gitti ama aç olmadığımızdan dönüşte bir gece burada kalıp bu kafeye gelmeye karar verdik.

IMG_6195

Sunny Beach uzun bir plajın arkasına yerleşmiş Marmaris gibi bir yer çıktı. Fiyatlar da acayip pahalıydı.
  IMG_6200

Deniz kıyısında Zenith diye bir otelin otoparkına park ettik. Otelin resepsiyonuna oda sordum, sadece internetten müşteri alıyoruz dedi. (Kapitalizmin işine akıl sır ermiyor 3) Öğlen olduğu için karnımız acıktı, otelin yanındaki büfede tavuk döner dürüm 7 leva (25 lira) idi.
“Burası hiç bize göre değil, gidelim” dedim.
Yola devam edip 100 km iledeki Varna'da iki gece kalmaya karar verdik.
Sunny Beach'ten yemek yemeden ayrıldığımızdan yol üzerinde bir lokantaya girdik. 
Yemekler üç-beş levaydı, karnımızı güzelce ve ucuza doyurduk. 

 20180823_145626

 Neşe yolda Airbnb'den güzel bir ev buldu.
Akşamüstü Zlatan'ın apartmanına vardık.
 IMG_6344

 Komünist dönem toplu konutlarında bir daire.
  IMG_6258

 Annnesinin eviymiş. Kendisi de bu evde büyümüş, şimdi ABD de tamircilik yapıyormuş. Bize evi gezdirdi, Can evde sosis pişirmek istediğinden tava sorduk, bir tava buldu geldi.
Güleryüzlü, efendi bir adamdı.

IMG_6247

Hava kararmadan sahile indik. Varna plajının bu kuzey köşesine daha önce gelmemiştim. Orman ile plajın arasına geniş otoparklar yapmışlar. Saat 19 dan sonra mavi çizgili yerler de ücretsizmiş.
Sahilde pek çok restoran kafe vardı, kimse mangal yakmıyordu.
Restoranların en şık olanına oturduk, pizza ile beyaz şarap söyledik. (Pizza 10, yarım litre şarap 8 leva)

IMG_6254

Plajda oturduğumuz masanın yanında soyunma kabini vardı. Boru ve brandadan pratik soyunma kabinleri yapmışlar ama alt tarafı biraz açık kalmış.

Untitled

Oturduğumuz süre boyunca kim dantelli, kim boxer don giyiyor öğrendik.
Hava kararınca eve döndük.
Mahalledeki marketten biraz et, sosis, salatalık malzeme aldık. 
My market diye bir ucuzcu zincirine aitmiş.
  IMG_6261

My market markalı ürünler, özellikle renkli gazozlar "Bugün iç, yarın kanser ol" diye bağırıyordu.

  IMG_6260

Akşam yemeğini evde pişirdik.
  IMG_6264

Ev nefis! 
Airbnb fikrini duyduğumda hayal ettiğim gibi gerçek bir aile evi.
    20180823_210302

Eski eşyalar, bardaklar, tüplü televizyon vs.
  20180824_111411

 Hatta balkonda bir de sedir vardı.

20180824_120349

Bulaşıkları Can yıkadı. Biraz gayretli yıkamış, lavaboyu taşırmış. Neşe de yerleri temizledi.

20180821_135939

Sabah Neşe ile bütün Varna sahilini baştanbaşa yürüdük.

IMG_6327 
Ormandan gittik, plajdan döndük, 2 saat sürdü.

IMG_6322

Görkemli ağaçlara hasta olduk, değişik bir kozalak türü gördük.

IMG_6277 

Parka kahve otomatları koymuşlar, nefis espresso 50 cent, (1.5 lira). Neden Türkiye'de bu espresso otomatlarından yok anlamıyorum. Sanıyorum Nescafe engelliyor; burdakiler Lavazza'nın.
Eve döndük, eşyalarımızı toparladık. Islanan mutfak dolabı için özür dileyerek evi Zlatan'ın annesine teslim ettik.
Trip advisor'un Varna tavsiyelerinde okuduğum Sovyet askerleri anıtı evin hemen yanı başındaymış. Arabayı yerinden oynatmadan yürüyerek anıta çıktık.

IMG_6356

 Anıt şehrin kuzey ucunda bir tepenin üzerine yapılmış devasa bir şey. Tepeye tırmanmak yetmiyor, bir de anıtın sayısız merdivenini çıkmak gerekiyor. Can ile merdivenleri çıkma yarışı yaptık.
Boyu bu hafta beni geçtiği halde ne mutlu ki koşuda hala onu geçebiliyorum.

  IMG_5867

 Arkamızdan başka bir oğlan antreman için aynı merdivenleri koşarak çıktı. Biz işi halihazırda başarmış olan insanların gururu ile yukardan küçümseyerek bakarken oğlan yukarı varınca bir de baktık, bacaklarını birbirine kalın bir lastikle bağlamış. 
Bir kere çıkmakla da yetinmedi, defalarca indi çıktı ayı.

IMG_6367

Anıtın sağ cephesinde Bulgar halkını kurtaran Sovyet askerleri ellerinde silahları, gözleri ufukta heybetli tasvir edilmiş.

  20180824_130447

Sol cenahta ise Bulgarlar boyunları bükük, elleri önlerinde, onlara çiçek, bal sunarken görülüyorlar.
  IMG_6370

 Hatta birinin elleri önden kelepçeli gibi.
Söylendiğine göre bu anıtın içine girilip tepesine çıkılabiliyormuş ama piramitlerin içi gibi karanlık ve tehlikeli dehlizler varmış. Biz gittiğimizde giriş kapısı kilitliydi. Yanımızda götürdüğümüz bütün suyu içip biraz dinlendikten sonra inişe geçtik. 
Arabayı alıp ikinci gece için ayırttığımız Pipo Oteli aramaya başladık, ama bulamadık. Zira otelin gerçek adı Argo imiş. Nedense Booking'de başka isim ile yer almışlar. Neyse aradık, konum attılar da bulduk. Oda fiyatı peşin 75 leva imiş, otoparkı da varmış. Otel sahibesi Sveta odaya girdiğimizde içerdeydi.
O kadar çok makbuz yazdı ve uzun oturdu ki,
"Bu bizimle kalacaksa oda fiyatına ortak olsun" dedim. 
En sonunda gitti, biz de kendimizi dışarı attık. Şehir merkezini biraz dolaştık. Daha önce kaldığım Petar'ın evi çok yakındı, oraya gittik. Petar'ın arabasını göstermek istedim ama garajda örtülüydü.

IMG_4007

İki sene önce Varna'ya ilk gelişimde Couchsurfing vasıtasıyla dört gün evinde kalmıştım. İlk gece dışında kız arkadaşı ile kavga ettiğinden pek görüşememiştik. Sonra özür dilemek babında beni üstü açık VW'i ile yazlık kulübesine götürmüştü.

 IMG_3968

 Deniz kıyısında nefis manzaralı kulübesi ruhsatsızmış. Aslında arabası da Hollanda'dan çalıntıymış.

IMG_3998

 Yelkenciliğe meraklı hoş bir adamdı.

  IMG_3935

 Uzun süre Hollanda'da yaşamış.
Varna'ya geldik diye mesaj attım, Kanada'da yelkendeymiş.
Yazlık evinin olduğu koyun adını sordum, Trata diye cavap verdi.

IMG_3953

Evinde kaldığım ilk gece epey muhabbet etmiştik. 
Ben akşamüstü evini bulup kapıda beklerken lise arkadaşları ile yemekten döndüler.

  IMG_3525

Lise arkadaş grupları üniversiteye göre daha ilginç oluyor. Örneğin benim bütün üniversite arkadaşlarım doktor iken lise arkadaşlarımın arasında ev hanımlığından banka genel müdürlüğüne kadar geniş bir yelpaze var. Hem bu çeşitlilik, hem de daha küçük yaşlardan tanışıyor olmak lise arkadaşlığını benzersiz kılıyor.
  IMG_3526

Kanımca arkadaşlık da SSK kaydı gibi . Nasıl ki küçük yaşta  bir ay bile çalışmış olsan emeklilik yaşında büyük fark yaratıyor; ortaokul yıllarından başlayan bir tanışıklık, o zaman çok samimi olmasan, yıllar içinde hiç görüşmesen bile kıdemli bir dostluğa dönüşüyor. Nitekim Petar'ın sınıf arkadaşları da Girit'te taksici, Kıbrıs'ta beyaz peynir tüccarı, Varna'da beyin cerrahı gibi değişik ülke ve mesleklere dağılmış olsalar da lise sınıflarındaki sevgi ve muhabbeti koruyorlardı. Benim getirdiğimle birlikte epey şarap şişesini boşalttık.

Untitled

Petar'ın evi de ailesinden kalan, büyüdüğü evmiş.
Bana evin bodrum katında gençliğinde kendi kaldığı, şimdi ardiye olarak kullanılan daireyi vermişti.
Yatağın başucundaki aynanın açısından buranın bir zamanlar genç odası olduğu belliydi.
  IMG_3809

Çok rahat etmiş, geceleri eski aile fotoğraflarına bakarak zaman geçirmiştim.
  IMG_3811

Son gün sevgilisi ile barışıp tatile giderken de evin anahtarını ve bisikletini bana bıraktı. Bisikletiyle Varna'nın altından girip üstünden çıkmıştım.



Her neyse, Neşe'ye Petar'ın evini, müdavimi olduğum ve şifresiz internetini sömürdüğüm Osman Aga dönercisini falan gösterdim. İnsan nedense böyle daha önce geldiği yerleri hep anlatmak, göstermek istiyor.

20180824_142317 

Plajın arkasındaki yolda yürüdük. 
Burada deniz kıyısında bir kaplıca varmış. 
Yaşlılar banyo yapıyorlardı.
  IMG_6335

Tam biz geçerken biri bayıldı. 
Kendilerince ilk yardım yaptılar
  IMG_6336

 Varna'da denize sıfır bir yüzme havuzu var. 
Genelde kurs gören çocuklar ve velilerle dolu oluyor. 
Bu sefer boş günündeymiş. Can kuleden atlamak istedi. Gişedeki kadına gittik. Giriş öğrencilere 2 leva imiş ama bonesiz almıyorlarmış. Bone satan yer de yokmuş.
Havuzdaki bonesiz oğlanı gösterdiysem de kadın nuh dedi peygamber demedi.

20180824_151302

Bir su kaydırağı gördük, bari çocuğumuzu burdan kaydıralım dedik. Saatli değil her seferi 5 leva imiş. 
Can da pek tutumlu bir çocuk olduğundan bu fiyatlandırma usulüne isyan etti, kaymadı.

20180824_152047(0)

Plaja inince geçen sefer çok hoşlandığım Makalali Bar'a gittik.
Buranın özellikle plaja yukardan bakan balkonuna bayılmıştım.

20180824_175828 
Balkon boştu hemen yerleştik.
     
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Benzer haberler
Mombasa-Malindi-Lamu (Şubat 2013)Eskiden bir kışta iki kez sıcak tatil yaparke...
28 November, 06:09
PARİS (Kasım 2004)Az evvel haberlerde Mihri Belli’nin hayatını kaybettiğini duy...
16 August, 19:59
Bu blogu takip edenlerin arada mesaj atıp yeni yazı beklediklerini söylemele...
10 November, 18:13
ÇANAKKALE Kaz Dağları (Aralık '11) Cumartesi sabahı kahvaltı ederken h...
08 February, 06:03