Beğeniler
Uykusuzluk (Insomnia)
Genel Tanıtım
Uykusuzluk, kişinin uykuya dalmasına engel olan veya uyumamasına neden olan bir uyku hastalığıdır. Uykusuzluk hastalığı uykuya dalmayı zorlaştırabileceği gibi çok erken uyanmaya ya da uykunun bölünmesine neden olabilen yaygın bir uyku bozukluğudur.
Uykusuzluk hastalığına sahip olan kişi, uyandığında kendini yorgun hissedebilir. Uykusuzluk sadece enerji seviyesini ve ruh halini değil kişinin sağlığını, iş performansını ve yaşam kalitesini de önemli derecede etkileyebilmektedir.
Uykunun yeterliliği kişiden kişiye değişebilmektedir, fakat yetişkinler için uyku saatleri 6 ila 8 saat arasında öngörülmektedir. Yine yetişkinlerde strese veya travmaya bağlı olarak (akut) uykusuzluklar yaşanabilir ve bu durum geçici bir süre devam edebilir. Fakat bir ay veya daha uzun süre (kronik) uyku sorunu ile karşı karşıya olan kişilerin en kısa sürede doktora başvurmaları önerilmektedir.
Nedenleri
Yetişkinlerin yaklaşık% 50'si zaman zaman uykusuzlukla karşı karşıya kalabilir ve her 10 kişiden 1'i kronik uykusuzluktan şikayet eder. Uykusuzluk, kadınlarda erkeklerden yaklaşık iki katıdır ve gençlerden daha yaşlılarda daha yaygındır.
Uykusuzluk hastalığı birçok nedene bağlı olarak gelişebilir. Uykusuzluk yani imsomnia hastalığına neden olan bazı durumlar ise;
Uykusuzluğa yol açabilecek hastalıklar (geceleri ağrı veya rahatsızlık)
İlaç kullanımı
Duygusal veya fiziksel rahatsızlık
Gürültü, ışık veya aşırı sıcak
Seyahat sonrası yaşanan jetlag
Depresyon
Tiroid hastalıkları
Psikolojik nedenler
Kronik stres
Belirtiler
Hastalığın tanımı belirtiler üzerinden yapılmaktadır. Her ne kadar bu tanımlar farklı kaynaklarda farklı şekillerde ifade edilse de, temelde uykusuzluk belirtileri aşağıdaki gibidir:
Sosyal, mesleki, akademik işleyişi bozan uykusuzluk
Haftada en az 3 akşam yaşanan ve en az 3 ay sebat eden uykuya dalma, gecede 3 defadan fazla uyanma veya sabah erken uyanıp tekrar uyuyamama durumu
Bunların yanı sıra uykusuzluk hastalığı kişinin yorgun hissetmesine neden olarak, yaşam kalitesini etkileyebilecek bir boyuta vardığı zaman mutlaka bir doktora başvurulması gereklidir. Kronik ve akut uykusuzluk birbirine sıklıkla karıştırıldığı için, kişiler sıklıkla doktora gitmez veya bu durumu ertelemeyi tercih eder.
Uyku vücut için oldukça önemli bir gereksinimdir. Uykusuz kalmak kişiye psikolojik olarak etkilediği gibi, ileride ciddi hastalıklara da sebep olabilir.
Uykusuzluk hastalığının belirtileri ise;
Gün içinde uyuklama hali
Yorgunluk
Sinirlilik
Konsantrasyon eksikliği
Hafıza sorunları
Geceleri uykuya dalmakta zorluk çekme
Gece uyanmak
Çok erken uyanmak
Gece uykusundan sonra dinlenmiş hissetmemek
Anksiyete
Gün içinde sıklıkla hata yapma veya uykusuzluğa bağlı kazaların yaşanması gibi belirtiler vermektedir.
Tanı Yöntemleri
Uykusuzluk hastalığınız olduğunu düşünüyorsanız, bu durumu daha fazla ertelemeden en kısa sürede bir doktorla görüşmeniz tavsiye edilmektedir. Doktor, kişinin öyküsünü dinleyerek uykusuzluğa sebep olabilecek nedenleri araştırır. Eğer, uykusuzluğun nedeni bilinmiyorsa uykusuzluğa bağlı olabilecek tıbbi sorunların belirtilerini bulmak için fizik muayene yapabilir.
Uykusuzluğa neden olabilecek altta yatan fiziksel hastalıklar araştırılırken tiroitle ilgili sorun olup olmadığı da araştırılır. Gerekli görüldüğü durumlarda MR gibi yüksek çözünürlüklü görüntüleme yöntemlerine ait raporlar istenebilir.
Uykusuzluk hastalığının kesin tanısı için doktor bir veya iki haftalık uyku düzeninin yer aldığı bir çizelge ya da hastanın uyku kliniğinde bir gece takip isteyebilir. Böylece gece ne kadar uyanık kalındığı, nefes hareketleri, beyin dalgaları ve vücut aktiviteleri izlenerek, kayıt altına alınabilir.
Uykusuzluk hastalığı ne kadar sürdüğü ve ne sıklıkta gerçekleştiği konusunda değişkenlik gösterebilir. Uykusuzluk kısa süreli (akut uykusuzluk) olabilir veya uzun sürebilir (kronik uykusuzluk) şeklinde görülebilmektedir.
Tedavi Yöntemleri
Uykusuzluğun en yaygın biçimlerinden birine psikofizyolojik uykusuzluk denir. Genellikle zihnin çok düşünceli ve rahat olmadığı için kişide uyku sorunları meydana gelmektedir. Bu tarz uykusuzluk kimi kişilerde zaman içerisinde azalarak kaybolurken, kimi hastalarda ise beyin adeta uyumamayı öğrenerek uykusuzluk yaratır.
Stres, psikofizyolojik uykusuzluğun en yaygın nedenidir. Stresli bir olaydan geçerken uyku problemleri yaygın olsa da, bazı insanlar stresli olay sona erdikten sonra normal uyku seyirlerine devam eder. Bu tarz strese bağlı uykusuzluk sorunları doktor tarafından önerilen hayat değişiklikleri veya ilaçlarla tedavi edilebilir.
Yine akut uykusuzluk denilen kısa süreli uykusuzluk sorunları da tedavisi gerektirmeyebilir. Uykusuzluk, gün içinde çalışmayı zorlaştırıyorsa, doktor tarafından uyku ilaçları önerilebilir. Bu ilaçlar kişinin rahat bir uyku uyumasını sağlayarak, kişinin gün içinde yorgunluk ya da konsantrasyon gibi sorunlar yaşamasının önüne geçer.
Kronik uykusuzluk tedavisinde ise, öncelikle uykusuzluğa neden olan altta yatan sağlık sorunlarının tedavi edilmesi gereklidir. Eğer şüphelenilen hastalıklar tedavi edildikten sonra bile kişi uykusuzluk sorunu ile karşı karşıya kalıyorsa psikolojik değerlendirilmesi istenilebilir.
Ayrıca akut uykusuzluk gevşeme egzersizleri, beslenme düzeni ve uyku kısıtlamaları ile tedavi edilebilir. Bu tarz teknikler için zaman ayırmak ve biraz çaba gereklidir. Fakat doktor tarafından önerilen basit değişiklikler ve egzersizler daha normal bir uyku düzenine geri dönülmesi ve uykusuzlukla başa çıkılmasını sağlar.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Uyku Apnesi
Genel Tanıtım
Son dönemlerde adını sıkça duymaya alıştığımız ve uyku esnasında solunum durması olarak tanımlanabilecek uyku apnesi en sık karşılaşılan uyku rahatsızlıklarının başında yer alıyor.
Uyku hastalıklarıyla ilgili en çok görülenlerin başında insomnia diğer adıyla uykusuzluk yer alırken ikinci sırada ise uyku apnesi sendromu görülüyor.
Uyku apnesi, uyku esnasında solunumun durması olarak tanımlanabilir.
Uyku apnesi sendromunda, uyku sırasında birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabilir. Bu boğulma anında kandaki oksijen seviyesi düşerek, beynin uyanmasını sağlar. Beyin solunum fonksiyonlarının durduğunu haber vermek için vücudu uyandırır.
Uyku apnesi sorunu yaşayan kişiler gece birkaç defa uyanabilir, uykuları sık sık bölünen kişiler ertesi günü hatırlayamazlar. Bu durum da tekrarlayan zaman dilimleri içinde kişide yorgunluk ve halsizlik hissine neden olur.
Yeterli süre uyuduğunu düşünüp yorgun kalkanlar ve gün içinde halsiz gezen ve uykusu gelen kişilerde uyku apnesi sendromu araştırılmalıdır.
Nedenleri
Uyku apnesi sendromu nedenlerine göre, santral (merkezi), obstrüktif (tıkayıcı) ve bu ikisinin birlikte görüldüğü karma tip olmak üzere üç farklı başlık altında değerlendirilebilir. Santral uyku apnesi sendromunda beynin nefes al komutu vermediği ve solunumun beyin kaynaklı durduğu uykuda solunum bozukluğuna denir.
Tıkayıcı uyku apnesi sendromunda ise genellikle üst solunum yolunun büyümüş bademcikler, yumuşak damak sarkması veya kiloya bağlı olarak daralmasından dolayı kaynaklanır.
Tıkayıcı uyku apnesi sendromu erkeklerde daha sık görülmesine rağmen, kadınlarda da menopoz döneminde kendini gösterebilmektedir. Çeşitli hormonların, kilonun ve anatomik faktörlere bağlı olarak hava yollarında tekrarlayan daralmaların ve kapanmaların olmasıdır.
Uyku apnesi uyku sırasında solunumun kesintilere uğramasına neden olur. Uyku apnesi sendroumu; yüksek sesle horlayan, aşırı kilolu, yüksek tansiyonlu, burun veya boğaz bozukluğu olan kişilerde daha fazla görülür. Uyku apnesi, kanda düşük seviyelerde oksijen ve yüksek seviyelerde karbondioksite neden olur.
Burnun içinden başlayarak ağız içine kadar uzanan ve hava yollarını daraltan tüm solunum hastalıklarına bağlı durumlar uyku apnesine neden olabilir.
Uyku apnesi yüksek tansiyon ve düzensiz kalp atışı, kalp krizi ve inme veya gündüz uyku hali ile ilişkili olabilir. Uyku apnesi genellikle uyku sorunlarına bağlı diğer hastalıklar sebebiyle gelişebilir. Nedeni tam olarak bilinmese de uyku apnesine yol açabilecek bazı durumlar ise;
Başka bir uyku bozukluğuna bağlı rahatsızlıklar
Üst solunum yollarına bağlı hastalıklar
İlaç kullanımı
Madde bağımlılığı
Aşırı kilolu olmak
Büyümüş adenoidlerdir (geniz eti)
Belirtiler
Uyku apnesinin başlıca belirtileri arasında uykuda solunum durması gelmektedir. Bu hastalığa sahip kişilerin çoğu gece uykularında solunumların durduğunu fark etmezler.
Vücut solunum yapmayı durdurunca beyin uyandırma komutu verir. Uyku apnesine sahip kişiler gece defalarca uyanabilir fakat bunu fark etmeyebilirler. Uyku apnesine sahip olan kişilerde görülen olası belirtiler aşağıdaki gibidir;
Gündüz uykusuzluk
Baş ağrısı
Sinirlilik
Konsantrasyon eksikliği
Hafıza sorunları
Horlama
Boğaz ağrısı
Ağız kuruluğu
Yüksek tansiyon
Kalp ritim bozukluğu
Tanı Yöntemleri
Uyku ile uzun dönemde şikayetleri olan kişilerin en kısa sürede bir doktora görünmeleri gerekiyor.
Hekiminiz öncelikle tıbbi öykünüze başvuracak ve ardından fizik muayene uygulayacak. Uyku apnesi şüphesi halinde genellikle istenen test halk arasında uyku testi olarak bilinen polisomnografidir.
Uyku laboratuvarında vücuda yerleştirilen elektrotlarla hastanın uykusu izlenmesiyle uygulanan bu test, uyku apnesi tansının konmasında faydalı olduğu gibi, apnenin hangi çeşit olduğunun tespit edilmesinde de işe yarıyor.
Hastanın talebine göre hekiminde uygun görülmesiyle birlikte Polisomnografi testleri testler evde de yapılabiliyor. Uykudan 1 saat önce vücuda bağlanan elektrotlar yaklaşık 6 ila 7 saat süresince kayıt alabilir. 4 saatlik bir uyku sonuç almak için oldukça yeterlidir.
Apne ve hipoapnenin sayıları tanı koymada en önemli etkenlerden biridir. Apne, uyku esnasında solunumun durması, hipoapnesi ise yavaşlamasıdır. Eğer kişinin, bir saatlik zaman diliminde beşten fazla kez solunumu durmuşsa o kişiye uyku apnesi tanısı konulabilir.
Tedavi Yöntemleri
Uyku apnesi, tedavi edilmesi gereken ciddi bir uyku bozukluğudur. Tedavisi, apne çeşidine, apnenin derinliğine ve kişinin solunum yollarının özelliğine göre çeşitlenir.
CPAP adı verilen bir “hava makinesi” bu tedavi yöntemlerinden biridir. Bu cihaza bağlı bulunan maske hastaya takılır ve doktor tarafından belirlenen basınçlı havaya hastaya iletir.
Cihaz gece boyunca kullanılır ve basınçlı hava sayesinde solunum yollarının kapanması önlenir. Böylelikle hasta uykusunda nefes durması gibi sorunlar yaşamaz ve uyku düzeni daha kaliteli hala gelir.
Ayrıca uyku apnesi hastası olan kişilere yaşam tarzlarında da değişiklik yapmaları önerilmektedir. Horlamanın azaltılması ve uyku apnesi semptomlarınızı iyileşmesi için kişilerin yaşam tarzında yapacakları değişikliklerde son derece önemlidir.
Horlama veya uyku apnesi sendromu yaşayan kişilere öncelikle sigara ve alkolü bırakmaları, kilolarını kontrol altına almaları, düzenli olarak spor yapmaları, uykudan hemen önce ağır yemekler yememeleri, yan pozisyonda uyumaları gibi basit ama hayatlarını kolaylaştırmayı sağlayan önerilerde bulunuyor.
Bazı hastalara diş hekimi tarafından, alt çeneyi öne iterek hava yolunu açmaya yarayan özel bir aparat hazırlanıyor.
Son olarak uyku apnesi sendromunda yukarıdaki tedavi seçeneklerinin olumsuz sonuç alınması durumunda veya boğaz yapılarının (geniz eti, küçük dil) hava yolunu tıkadığı durumlarda boğazda uyku sırasında hava yolunu daraltan dokuların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasını içeren bir operasyon planlanabilmektedir.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Seylan Çayı Nedir? Nasıl Demlenir?
Sri Lanka Dağı Eteklerindeki Eşsiz Lezzet!
Son yılların popüler çay türlerinden biri olan seylan çayı ülkemizde de yaygın şekilde tercih edilmeye başladı. Aroması ve lezzetiyle fark yaratan bu çay, Sri Lanka dağlarının eteklerinden ülkemize geliyor. Lezzetinin yanı sıra sağlık üzerindeki olumlu faydaları sayesinde de dikkat çeken seylan çayı, tüm dünyada yoğun ilgi görüyor.
Bu yazımızda sizler için seylan çayını mercek altına aldık ve seylan çayı nedir, nasıl demlenir, faydaları nelerdir, seylan çayı zararları var mıdır gibi sorular cevap aradık. İçimi kolay seylan çayına dair merak ettiğiniz ne varsa hepsi yazımızın detayında!
Seylan Çayı Nedir? Nasıl Demlenir?
Kaydet
Yazdır
Özel Not Ekle
İçindekiler
Seylan Çayı Nedir?
Seylan Çayı Nasıl Demlenir?
Seylan Çayı Nerede Yetişir?
Seylan Çayı Faydaları Nelerdir?
Sri Lanka Dağı Eteklerindeki Eşsiz Lezzet!
Son yılların popüler çay türlerinden biri olan seylan çayı ülkemizde de yaygın şekilde tercih edilmeye başladı. Aroması ve lezzetiyle fark yaratan bu çay, Sri Lanka dağlarının eteklerinden ülkemize geliyor. Lezzetinin yanı sıra sağlık üzerindeki olumlu faydaları sayesinde de dikkat çeken seylan çayı, tüm dünyada yoğun ilgi görüyor.
Bu yazımızda sizler için seylan çayını mercek altına aldık ve seylan çayı nedir, nasıl demlenir, faydaları nelerdir, seylan çayı zararları var mıdır gibi sorular cevap aradık. İçimi kolay seylan çayına dair merak ettiğiniz ne varsa hepsi yazımızın detayında!
Mate Çayı Faydaları ve Kullanımı, Hayrete Düşüren 6 Özelliği
Seylan Çayı Nedir?
Seylan çayı hangi ülkenin çayıdır? Bu soru özellikle son yıllarda sıklıkla soruluyor.
Seylan çayının anavatanı Sri Lanka’dır. Tarihi 1900’lü yıllara kadar uzanmaktadır.
Dünya genelinde Ceylon Tea olarak bilinmektedir.
Sri Lanka, dünyanın 4’üncü en büyük çay ithalatçısı konumundadır. Seylan çayı Sri Lanka için hem kültürel hem de ekonomik bir değer olarak ön plana çıkmakta ve tüm dünyada tüketilmektedir. Sri Lanka’da bir milyondan fazla insanın çay endüstrisinde çalıştığı bilinmektedir. Dolayısıyla çay, bu ülke için önemi bir tarım ürünüdür. Sri Lanka’nın Kandy şehrinde yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören bir Çay Müzesi yer almaktadır.
Sri Lanka’da yılın her mevsiminde çay hasadı yapılabilmektedir.
Seylan çayı makine ile değil el ile toplanır. Böylelikle sert ve kalitesiz çay yaprakları toplanmaz. Bu çayın kaliteli olmasının arkadaşındaki en önemli faktör budur.
Ülkemizdeki çaylara kıyasla seylan çayının yaprakları daha iridir.
Seylan çayının yapraklarının rengi yetiştirildiği bölgeye göre değişmektedir. 450-550 metre yükseklikte yetiştirilen çay daha fazla güneşe maruz kalmaktadır, bu nedenle rengi bordo ve kahverengi tonlarındadır. 550 metreden daha yüksekte yetiştirilen çayların yaprakları ise daha açık renklidir.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Yenilebilir 9 Çiçek Türü ile Zarif Sunumlar
Yenilebilir Çiçekler Mutfağınızı Süsleyecek
Çiçekler doğanın en güzel ve en renkli armağanları arasında yer alır. Çiçek dediğimizde aklımıza mis kokulu bahçeler ya da özel günlerde armağan edilen buketler gelse de aslında çiçekler besleyici içerikleri sayesinde sofraları da süslemektedir.
Yenilebilir çiçek isimleri arasında menekşe, amber çiçeği, lavanta, gül, kabak çiçeği, papatya, karahindiba, amber çiçeği, hanımeli ve Latin çiçeğini sayabiliriz. Sadece evlerin mutfaklarında değil dünyanın birçok ülkesinde, ünlü restoranlarda da çiçekler yemeklere lezzet katmaktadır. Elbette hoş görüntülerine aldanıp tüm çiçekleri yiyebileceğimiz yanılgısına da kapılmamak lazım. Araştırmasını yaptıktan sonra yemeklere hangi çiçeklerin eklenebileceğine karar vermek gerekir.
Yenilebilir çiçek türleri renk ve koku olarak yemekleri zenginleştiriyor ve ayrıca şifalı içerikleri sayesinde de sağlığa da katkıda bulunmaktadır.
Hangi çiçekler yenebilir, nasıl tariflerde ne tür çiçekler kullanılabilir ve çiçeklerin faydaları nelerdir diye merak ediyorsanız bu yazıda sorularınızın cevaplarını alacağınıza emin olabilirsiniz. Haydi, öğrenmeye başlayalım!
Yenilebilir Çiçek Nedir?
Yenilebilir çiçek gastronomi çerçevesinde incelendiğinde yemek olarak tüketilmesi uygun olan bitkidir.
Sindirim açısından ve genel olarak vücuda herhangi bir zararı bulunmayan çiçekler gıda olarak tüketilebilir.
Elbette tadının da güzel olması önemlidir.
Bir çiçek yenmeye uygun olsa bile alerjiniz olup olmadığını test etmenizi öneririz. Örneğin zakkum gibi çiçekler zehirleriyle sağlığa ciddi zararlar verebilir.
Yenilebilir 9 Çiçek Türü ile Zarif Sunumlar
1) Menekşe
Genelde süs bitkisi olarak kullanılsa da aslında hercai menekşenin tadı da güzeldir ve besleyicidir.
Genellikle hafif, odunsu bir tadı vardır ama türüne göre tadının keskinliği değişir.
Yenilebilir çiçek menekşe antioksidan ve antienflamatuar özelliklere sahiptir.
Özellikle pasta ve tatlılar için kullanılsa da menekşeli pilav da alternatif bir tariftir. Ayrıca ince ince doğrayarak salatalara da eklenebilir.
2) Amber Çiçeği
Halk arasında Japon gülü olarak da bilinen amber çiçeğinin yüzlerce farklı çeşidi vardır.
Kırmızı, beyaz, pembe ve sarı tonlarında olurlar.
Genellikle reçel ve salatalarda kullanılır. Çayı da oldukça meşhurdur ve tansiyon ve kolesterol kontrolünde yardımcıdır.
3) Lavanta
Mor çiçekli lavantanın eşsiz ve rahatlatıcı bir kokusu vardır. Kokusu o kadar rahatlatıcıdır ki uyku sorunu olanların yastığının altına ufak bir kese lavanta koymaları önerilir.
Canlı rengi ve güzel aromasından dolayı tatlılarda kullanımı popülerdir.
Keskin bir tadı olduğu için yemeklerde kullanılırken ölçülü ve dikkatli olmanızı öneririz.
4) Gül
Birçok farklı rengi ve çeşidi olan gülün her türü yenebilmektedir. Tat ise gül çeşidine göre farklılık gösterir.
Gül yapraklarının çiçeğe has özel bir aroması ve tadı vardır.
Gülü taze ve çiğ olarak tüketebilir, salatalara ekleyebilirsiniz. Kurutulmuş gül yapraklarını ise baharat gibi kullanabilirsiniz.
Gül reçel ve marmelatlar için de özellikle tercih edilir.
Gülün stresi azalttığı ve insanı rahatlattığına dair araştırmalar bulunmaktadır.
5) Kabak Çiçeği
Kabak çiçekleri çiğ olarak ya da salatalara eklenerek tüketilebiliyor. En güzeli ve en zahmetli olan tarif ise kabak çiçeği dolması.
Dişi çiçekler kabak oluyor bu yüzden çiçekleri yemek kabağın oluşmasını engellemek anlamına gelmemektedir. Tam hasat isteniyorsa yalnıza erkek çiçekleri yiyebilirsiniz. Dişiler bitkinin ortasına yakın, erkek çiçekler ise bitkinin dış kısımlarında olmaktadır.
Kabak çiçeği tam bir vitamin ve mineral deposu. Kabak çiçeği içerisinde A, B, C vitaminleri, potasyum, magnezyum, fosfor, bitkisel protein, nişasta, demir, bakır, folat ve çinko bulunmaktadır.
6) Papatya
Papatyanın özellikle çay olarak tüketildiğinde insanı rahatlattığı bilinmektedir.
Hafif tatlı bir aroması olan papatyalar yemeklere özel bir koku ekler.
Papatya bitki çayı yapımında gözde bir çiçek olsa da hamur işlerine ve tatlılarda da sık kullanılmaktadır.
7) Karahindiba
Karahindiba bahçe bitkisidir ve 2-4 cm çapında çiçekleri olur.
Karahindibanın çiçekleri dışında kökleri, sapları ve yaprakları da yenebilir.
Çiçekler çiğ olarak tüketilebilmektedir ama kızartmak da iyi bir seçenek olarak değerlendirilebilir.
Çiğ olarak salata ve sandviçlerde karahindiba kullanabilir, yemeklere de ekleyebilirsiniz.
8) Hanımeli
Özellikle Çin tıbbında önemli bir yeri olan hanımelinin sağlık için olumlu etkileri olduğuna inanılmaktadır.
Çay yapımında ve şuruplarda tercih edilir. Yemek dünyasındaki ilginç kullanımlarından biri de ekmelerde şekerin yerini alabiliyor olmasıdır.
Çiçeğin nektarı sağlıklıdır; ancak bazı hanımeli türlerinin meyvesi çok tüketilirse insanı zehirleyebilmektedir. Dikkatli olmakta fayda var.
9) Latin Çiçeği
Parlak renkleriyle, pozitif Latin enerjisini dünyaya yayan Latin çiçeği biberimsi aromasıyla da farklı bir tat olarak mutfaklarda kullanılmaktadır.
Çiçekler çiğ ya da pişirilerek tüketilebilir. Özellikle pesto sosu için harika bir tamamlayıcıdır.
Vücuttan zararlı toksinlerin atılmasına destek olan Latin çiçeği görüntüsüyle göze faydalarıyla beden sağlığımıza hitap eder.
Yenilebilir Çiçek Nerede Satılır?
Yenilebilir çiçeklerin hangileri olduğunu biliyorsanız, büyük marketlerin meyve-sebze reyonlarında ya da bu reyonların yakınında aradığınız türleri bulabilirsiniz. Ayrıca internette arama yaptığınızda da bu alanda özel olarak çalışan markalara erişebilirsiniz.
Yenilebilir çiçekleri direkt koparılmış halde alabileceğiniz gibi dilerseniz saksıda da alabilirsiniz. Saksıdaki çiçeğinizin güzel renklerini izlerken ruhunuzu, çiçeklerini yemeğinize eklediğinizde de midenizi beslemiş olursunuz.
Yenilebilir çiçekler içlerindeki antioksidanlar ve antienflamatuarlar sayesinde oldukça da faydalıdır. İster çiğ olarak tüketin ister sebzelerle pişirin isterseniz de tatlılarınızın üzerine serpin. Seçim sizin. Çiçekler hem çevrenizi hem de mutfaklarınızı yani hayatınızın her alanını renklendirebilir!
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Enerji İçecekleri Sağlığa Zararlı Mı?
Uzman Doktorlar Uyardı: Enerji İçecekleri Tehlikeli!
Enerji içecekleri son zamanlarda oldukça popülerleşti. Uyarıcı bir etkiye sahip olan enerji içecekleri yorucu geçen günlerde kaybedilen enerji miktarı gri kazanmayı vaat etmekte. Bu nedenle gençler arasında sıklıkla tüketiliyor. Enerji içecekleri bu kadar popülerleşince de akılda enerji içeceklerinin zararlı mı yoksa yararlı mı olduğu konusunda soru işaretleri doğdu.
Enerji içeceği fiziksel ve zihinsel enerjinin artırılması için kafein, şeker ve diğer uyarıcıların bir araya gelmesiyle elde edilen soğuk bir içecektir. Son günlerde daha da ünlenen enerji içecekleri iş, okul ya da spor hayatında performansı arttırmak için tercih edilmektedir.
Peki, enerji içeceği içinde alkol var mı ve yüksek oranda kafein içeren enerji içecekleri sağlığa zararlı mı? Kimler bu içecekleri tüketmemeli? İşte enerji içecekleri ile ilgili aklınıza takılan tüm soruların yanıtları…
Enerji İçeceği Nedir?
Enerji içeceği yüksek kafeinli bir içecek türüdür. Fiziksel ve zihinsel uyarıcı etkisi nedeniyle tercih edilir.
Adından da anlaşıldığı üzere enerji veren enerji içeceklerinin gazlı ve gazsız seçenekleri mevcuttur.bu içeceklerin içeriğinde amino asitler, tatlandırıcılar, bitki özü, ve şeker bulunur.
Çay ya da kahve gibi doğal kafein içeren içecekler enerji içeceği olarak sayılmaz. Kola ve benzeri içecekler de daha az kafein içerdikleri için bu grubun içine girmez. Enerji içecekleri spor içecekleri ile de karıştırılır. Fakat spor sonrası bu içeceklerin tüketilmesi önerilmez.
Enerji içeceklerinin içerisinde glukuronolakton, ginseng, taurin, inositol ve kafein yer alır. Bu içerikler sinir sistemine etki eder ve beyinle organlar arasındaki iletişimi daha da hızlandırır. Bu sayede belirli bir süre içinde kişi daha enerjik hale gelir.
Enerji içecekleri asıl uyarıcı etkilerini içeriğindeki kafein ve şeker ile yapmaktadırlar. Bazı markalar ise kafein içeren bir bitki türü olan guaranayı ve ginsengi tercih eder. Kafein vücutta dopamin salınımını arttırır ve bir süreliğine kişinin kendini daha enerjik hissetmesini sağlar.
Enerji içecekleri öğrenme performansını geçici olarak artırmaktadır. Bu nedenle gençler arasında sıklıkla tüketiliyor. Ders çalışırken daha enerjik olmak isteyen ve uzun saatler çalışması gereken kişiler de enerji içeceklerini sıklıkla tercih etmektedir.
Enerji içecekleri kilo aldırır mı sorusu enerji içecekleriyle ilgili en çok sorulan sorulardan biri. Evet, enerji içecekleri düzenli kullanımda kilo aldırır. Çünkü bu içeceklerin içerisinde yüksek oranda şeker vardır. Bu nedenle eğer kilo vermeye çalışıyorsanız enerji içeceklerinden uzak durmalısınız.
Fazla içildiği durumda çeşitli rahatsızlıklara hatta ölüme bile yol açabilen enerji içeceklerinin satılması bile bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Bu nedenle enerji içeceklerinin gün içine fazla tüketilmemesi gerekir.
Enerji İçecekleri Sağlığa Zararlı Mı?
Enerji içeceği zararları var mı? Bu soru son günlerde daha da çok sorulmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) enerji içeceklerinin sağlığı olumsuz etkilediğini belirtti. Enerji içeceklerinin fazla içilmesinin kafein zehirlenmesi başta olmak üzere çeşitli sorunlara neden olduğunu açıkladı.
Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Prof. D.r Türker Şahiner: “Kafein ve B vitaminlerinin ön plana çıktığı bu içecekler uykuyu açıyor ve kişi daha dinamik hissediyor. Kafein beyinde dikkatle ilgili reseptör sayısını artırıyor. Fakat bir süre sonra o reseptörler aç kaldıkça daha şiddetli uykusuzluk ve halsizlik yaşanıyor!” diyor.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu enerji içecekleri kalp sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekti. Duygu, enerji içeceklerinin özellikle alkolle beraber alındığında bilinç kaybı, kalp krizi, ritim bozuklukları, ani ölüm ve hipertansiyona neden olabileceğini ve ailesinde kalp hastalığı bulunanlar enerji içeceklerinden özellikle uzak durması gerektiğini belirtmiştir.
Soğuk bir içecek olduğu için günde 3-4 kutu tüketilen enerji içecekleri vücudun dengesini bozar. Enerji içeceklerinin fazla tüketilmesi kafein zehirlenmelerine yol açar. Bunun yanı sıra içeriğinde barındırdığı kafeinden dolayı bağımlılık etkisi de vardır. Her şeyin fazlasının zararlı olduğu gibi enerji içeceğinin fazlası da yaratacağı bağımlılıktan dolayı vücudumuzun dengesini alt üst edebilir.
Enerji içeceği soğuk bir içecektir bu sayede hızlı tüketilmesi çok kolaydır. Enerji içecekleri günde 3 – 4 ya da daha fazla kez tüketildiğine vücudun dengesini bozar. İçeriğindeki kafein dolayısıyla enerji içeceklerinin bağımlılık yapma etkisi vardır.
Enerji içecekleri sporcu içeceği değildirler. Bu nedenle yoğun ve ağır egzersizlerden sonra enerji içeceği tüketilmemelidir. Ayrıca enerji içeceğinin fazla içilmesi içerisindeki şeker dolayısıyla vücudun su kaybetmesine neden olur.
Ayrıca enerji içeceklerinin içerisinde bulunan maddeler kana çabuk karışır. Bu yüzden özellikle kalp hastalarının ve hamilelerin bu içecekleri tüketmemeleri gerekir. Ayrıca aktif sporcular, çocuklar, kafein hassasiyeti olanlar ve diyet yapanlar da enerji içeceklerinden uzak durmalılar.
Enerji içecekleri alkol ile birlikte tüketilmemelidir. Bu alkol zehirlenmesine ya da ani kalp krizine neden olabilir.
Enerji İçecekleri İçindekiler Listesi
Enerji içecekleri içinde ne var sorusu da oldukça yaygın. Enerji içeceklerinin tüketip tüketmeme konusunda kararsız kalan kişiler bu içeceklerinin içeriğini merak ediyor.
Enerji içecekleri içindekiler listesi markadan markaya değişse de genellikle enerji içecekleri içindekiler şu şekildedir:
Su
Kafein
Karbondioksit
Şeker (Glikoz) Fruktoz Şurubu
Renklendirici
Glukuronolakton
B6, B2 ve B12 vitaminleri
Folik asit
Aroma Vericiler
Asitliği Düzenleyici (Sitrik Asit ve Sodyum Sitrat)
Yerba mate
Guarana
Yohimbin
Taurin
Enerji İçeceklerinin Faydaları
Enerji içecekleri hakkında yeterli araştırma mevcut değil. Bu nedenle enerji içeceklerinin yararları ya da zararları hakkında kesin bir şey söylenilemiyor. Enerji içecekleri faydaları ise:
1) Zihinsel Performansı Arttırır
Enerji içecekleri zihinsel uyanıklığı arttırır
Konsantrasyon, hafıza ve reaksiyon süresini iyileştirir.
Zihinsel yorgunluğu azaltır.
2) Yorgunluğa İyi Gelir
Enerji içeceği uyku açar mı diye merak ediyorsanız cevap: Evet. Enerji içecekleri uyku açar.
Enerji içecekleri uykusuzluk çeken ve yorgun olan kişilere enerji verir.
Özellikle uzun saatler çalışacak kişiler uyanık ve zinde kalmak için enerji içeceği tüketir.
Ayrıca uzun ve geç saatlerde yapılacak bir yolculuğa çıkan sürücüler de yol boyunca uyanık kalmak için enerji içecekleri tüketirler.
3) Enerji İçeceklerinin Diğer Faydaları
Toksinlerin vücuttan atılımını kolaylaştırır,
Fiziksel dayanıklılığı arttırır,
Metabolizmayı canlandırır,
Kişinin tepkilerini hızlandırır.
Enerji İçecekleri Kaç Kalori?
Enerji içecekleri kafein ve şeker içeriği yüksek olan içeceklerdendir. Bu içecekler yüksek kalori değerlerine sahiptir. Bu nedenle diyet yapanlar ve zayıflamak isteyenler enerji içeceklerinden uzak durmalılar.
Enerji içecekleri kalori değerleri:
1 kutu enerji içeceği 134 kcal ve
1 bardak enerji içeceği 108 kcal.
Enerji içeceğinin kalori dağılımı şu şekildedir:
Karbonhidrat (%96)
Protein (%2)
Yağ (%2)
Enerji İçecekleri Haram Mıdır?
İslamiyete göre haram olan içecekler akıl ve muhakeme kabiliyetlerini ortadan kaldıran içeceklerdir.
Enerji içeceklerinin böyle bir etkisi yoktur.
Bu nedenle enerji içeceklerini tüketmek haram değildir; fakat bazı kaynaklarda bu içeceklerin caiz olduğu söylenir.
Çünkü İslamiyet’e göre insan sağlığına zarar veren her türlü maddeden kaçınılması gereklidir.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Evde Enerji İçeceği: 10 Sağlıklı Çeşit
Enerjinizi Uçuracak En Doğal İçecekler
Enerji içecekleri, kişilerin gün içindeki ihtiyaç duyduğu enerjiyi karşılaması için tüketilmektedir. Piyasada yer alan enerji içeceklerinde katkı maddeleri olduğu bilinmektedir.
Bu tür enerji içeceklerinin aşırı tüketimi sonucunda, böbrekler hasar görebilir. Bu nedenle uzmanlar, enerjiyi yenilemek ve daha zinde kalmak için doğal malzemelerle hazırlanan enerji içeceklerinin tüketilmesini önerir.
Enerji içeceklerini tükettiğinizde vücudunuzun su gereksinimi de karşılanmaktadır. Kalori bakımından yüksek olan enerji içecekleri aynı zamanda sizi uzun süre tok tutan içecek olarak da karşınıza çıkar. Daha çok ter dökmeniz, seri hareket etmeniz gereken durumlarda evinizde hazırladığınız enerji içeceklerini tüketebilirsiniz. Böylece ne içtiğinizi de bilmiş olursunuz. Evde bulunan meyve ve sebzelerde hazırlayacağınız enerji içecekleri, sağlıklı beslenme listelerinde de yerini alacak ve vücut direncini koruyacaktır.
Egzersiz ve spor öncesinde doğal enerji içeceği tüketirseniz, spor sonrasında daha az yorgunluk hissedersiniz. Ev ortamında doğal ürünlerle hazırladığınız enerji içecekleri vitamin ve mineral bakımından zengin oldukları için, bağışıklık sisteminize de güçlendirecektir Şimdi hep beraber bu sayfada enerji içeceği yapımı nasıl oluyor inceleyelim. Enerji içeceği nasıl yapılır diyenler çok uzaklara gitmesin. Aradığı pek çok bilgi burada!
Evde Enerji İçeceği: 10 Sağlıklı Çeşit
1) Antioksidan Trio: Pancar & Havuç & Elma
Malzemeler:
2 bardak su
1 orta boy pancar
1 orta boy elma
1 orta boy havuç
1 çay kaşığı toz kuru zencefil
Yarım çay kaşığı toz tarçın
4 küp buz
Uygulanışı:
Bol vitaminli, çok lezzetli enerji içeceği hazırlamak için robot ya da blender aparatına tüm malzemeleri ekleyin.
Pürüzsüz bir kıvam alana kadar malzemelerin ezilmesini sağlayın.
Eğer kıvamı sizin için koyu olduysa içme suyunu bir miktar yükseltebilirsiniz.
Bu karışımı günün her anında içebilirsiniz.
Havuç, elma ve pancar sayesinde vitamin değeri yüksek bir içecek tüketeceksiniz.
Zencefil bağışıklık sisteminizi güçlendirirken; ekleyeceğiniz tarçın kan şekerinizi dengede tutacaktır.
2) Egzotik Ferahlık: Zencefil & Zerdeçal
Malzemeler:
1 dilim kuru zencefil
1 dilim kuru zerdeçal
1 çay kaşığı bal
Yarım çay kaşığı tarçın
2 adet zeytin yaprağı
2 bardak su
Uygulanışı:
2 bardak suyu cezveye alın ve suyun içerisine zencefil, zerdeçal dilimlerini ekleyin.
5 dakika kadar kaynatın. Kaynayan suyu süzerek bir kavanoza alın ve soğumasını bekleyin.
Soğuyan suyun üzerine bal, tarçın ve zeytin yaprağını ekleyin. Tüm karışımı güzelce çalkalayın.
Hazırladığınız doğal enerji içeceğinin soğuması için buzdolabında birkaç saat bekletebilirsiniz.
Soğuyan enerji içeceğinizi spordan 30 dakika önce tüketebilirsiniz.
3) Tazeleyici Tatlar: Muz & Ispanak
Malzemeler:
1 adet muz
4 yaprak ıspanak
250 ml su
1 çay kaşığı bal
Uygulanışı:
Demir ve potasyum içeren özel bir enerji içeceği hazırlamaya ne dersiniz? Spor yaparken size çok yardımcı olacak!
Ispanak yapraklarını güzelce yıkayın ve suyunu süzün.
Ardından tüm malzemeleri bir karıştırıcı robota atın ve 2 dakika çalıştırın.
Malzemeler püre kıvamına gelecek ve sizi tüm gün ayakta tutan bir içecek haline dönüşecek.
Hazırladığınız karışımı sabahın ilk saatlerinde içerseniz, gün boyunca kendinizi daha dinamik hissedebilirsiniz.
4) Metabolizma Hızlandırır: Zencefil & Elma Sirkesi
Malzemeler:
1 dilim taze zencefil
1 tatlı kaşığı elma sirkesi
1 bardak su
Uygulanışı:
Bu karışımı hazırlamanız için öncelikle taze zencefilin suyunu almalısınız.
Taze zencefil dilimini 1 bardak suda kaynatın. Soğumasını bekleyin.
İçinden zencefil dilimini çıkarın ve elma sirkesini ekleyin.
Elma sirkesi ve zencefil suyunu birbirine karıştırın.
Spor öncesinde ya da güne başlarken bu suyu içerek, güne dolu dolu başlayabilirsiniz.
Zencefil vücut direncinizi korurken, elma sirkesi de sizi toksinlerden arındıracaktır.
5) Tatlı Krizine Birebir: Şeftali & Keten Tohumu
Malzemeler:
1 adet şeftali
1 çay kaşığı keten tohumu
1 çay kaşığı limon
Yarım çay kaşığı Himalaya tuzu
1 bardak su
Uygulanışı:
Şeftalinin mevsimi geldiğinde bol bol tüketmenizi önereceğimiz bir enerji içeceği hazırlayalım.
Tüm malzemeleri blenderden geçirerek enerji içeceğinizi hazır hale getirebilirsiniz.
Eğer blender yoksa, doğrayıcı robot da işinizi kolaylaştıracaktır.
Şeftali, keten tohumu ve Himalaya tuzu eklenen bu enerji içeceği sayesinde sporda daha aktif olacaksınız.
Yoğun bir güne başlayacaksanız bu enerji içeceğini tüketip güne devam edebilirsiniz.
6) Enerji Uçuran Üzüm & Buğday Çimi Suyu
Malzemeler:
Yarım bardak üzüm
1 bardak doğranmış buğday çimi
1 fincan su
3 damla limon suyu
1 tutam pembe tuz
Uygulanışı:
Buğday çimi, enerji veren besinlerden biridir. Buğday çimi kullanarak enerji içeceğinizi en doğalından hazırlayabilirsiniz.
Tüm malzemeleri robottan çekin ve karışmasını sağlayın.
Bu enerji içeceğini sabah tüketmeniz önerilir.
Spora hazırlık yapıyorsanız; spora başlamadan 30 dakika önce içmeniz enerjinizi yenilemeniz için yeterli olacaktır.
7) Bağışıklık Güçlendirici Yaban Mersini & Çilek & Chia Tohumu
Malzemeler:
Yarım su bardağı çilek
Yarım çay bardağı yaban mersini
5 adet taze nane yaprağı
1 tatlı kaşığı bal
1 çay kaşığı chia tohum
Uygulanışı:
Spor öncesinde doğal malzemelerden hazırlanmış bir enerji içeceği içerseniz, kendinizi daha dinamik hissedebilirsiniz. Bunun için enerji içeceğimiz hazırlayalım.
Listedeki tüm malzemeleri blenderden geçirin ve iyice ezilmesini sağlayın.
Chia tohumu sizi uzun süre tok tutacak, yaban mersini ise bu süre zarfında enerji ihtiyacınızı karşılayacaktır.
Bal ve nane yaprakları bağışıklık sisteminizi güçlendiren besinlerdendir.
Spora başlamadan tüketmeniz önerilir. Ayrıca yorgun hissedilen günlerde de bu içecek içilmelidir.
8) Sıfır Kalorili Uyku Açıcı: Kahve
Malzemeler:
1 tatlı kaşığı Türk kahvesi
1 fincan su
Uygulanışı:
Türk kahvesinin en doğal ve kalorisiz enerji kaynağı olduğunu biliyor muydunuz?
Spor aktivitesine başlamadan ya da yürüyüşe çıkmadan önce içeceğiniz kahve yağ yakımını hızlandırmaktadır.
Kahve cihazında ya da cezvede Türk kahvesi pişirebilirsiniz.
Türk kahvesi, neredeyse hiç kalori içermemektedir. Şeker eklemeniz önerilmez.
Kahve, vücut sıcaklığını dengeleyen ve kendinizi daha enerji dolu hissetmenizi sağlayan içeceklerden biridir.
9) İçilebilen Dinamizm: Limon & Kiraz
Malzemeler:
1 fincan kiraz
1 yemek kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı toz rezene
1 bardak su
Uygulanışı:
Evde enerji içeceği hazırlamak isteyenlere bol antioksidan mineral içeren bir önerimiz var.
Kirazların çekirdeklerini çıkarın ve püre haline getirin.
Püre olan kirazları içme suyu ve limon suyuyla karıştırın.
En son toz rezeneyi de ekleyerek dolapta soğumasını sağlayın.
Bu enerji içeceği vücudunuzu toksin maddelerden arındıracak ve kendinizi daha dinamik hissetmenize yardımcı olacaktır.
10) Yaz Sıcaklarında Serinletici: Hindistan Cevizi & Karpuz
Malzemeler:
1 fincan karpuz suyu
1 fincan Hindistan cevizi suyu
1 tatlı kaşığı limon suyu
1 tutam Himalaya tuzu
Uygulanışı:
Yaz aylarında daha çok terlediğiniz için enerji ihtiyacınız da artar. Bu ihtiyacı karşılamak için karpuzlu enerji içeceğini içebilirsiniz.
Tüm malzemeleri derin bir kap içerisinde karıştırın.
Karpuz, Hindistan cevizi suyu, limon suyu ve Himalaya tuzu birbirine karıştığında buzdolabında 2 saat bekletin.
Bu karışımın her zaman taze olarak içilmesi önerilir. Karpuz suyu çok uzun süre beklediğinde besin değerini ve tadını yitirecektir.
Dilediğiniz zaman diliminde tüketerek, enerji ihtiyacını doğal yoldan alabilirsiniz.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Kaktüs Meyvesinin 8 İnanılmaz Faydası
İbn-i Sina’nın Övdüğü Kaktüs Meyvesi Faydaları
Kaktüs meyvesi, yıllar yıllar önce İbni Sina’nın bütün meyvelerden daha besleyici olduğunu söylediği bir incir türüdür. Dikenli incir, Hint inciri ve Frenk yemişi isimleriyle de bilinir. Muhteşem bir tadı vardır. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerine yetişir.
Antioksidan içeriği yüksek olan kaktüs meyvesinin faydaları saymakla bitmiyor. Gelin bu şifalı meyvenin faydalarına birlikte göz atalım.
Kaktüs Meyvesinin 8 İnanılmaz Faydası
1) Güçlü Bir Antioksidandır
Kaktüs meyvesi içeriğinde bol miktarda C vitamini barındırır.
Bu özelliği sayesinde güçlü bir antioksidandır.
Vücudun savunma sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
Nezle, grip, soğuk algınlığı ve boğaz enfeksiyonu gibi kış hastalıklarının kolay atlatılmasına yardımcı olur.
2) Cilt Dostudur
Kaktüs meyvesinin en çok dikkat çeken özelliği cilt dostu olmasıdır.
Kırışıklar için doğal bir mucizedir. Cildin erkenden yaşlanmasını önler.
Gözaltı şişliklerini yok eder.
Cilde parlak ve canlı bir görünüm kazandırır.
Uzmanlar kaktüs meyvesinin cilt üzerindeki olumlu etkilerinin aloe vera jelinden katbekat daha güçlü olduğunu söylemektedir.
Kaktüs meyvesi cildin yanı sıra saç bakımı için de etkili bir besindir.
Saçı besleyerek adeta ışıl ışıl görünmesini sağlar.
Saç kökünü ve tellerini güçlendirir.
3) Afrodizyak Etkisi Vardır
Kaktüs meyvesi cinsel gücü arttırıcı etkisi ile doğal bir afrodizyaktır.
Birçok ülkede cinsel gücü artıran ilaç olarak kullanılmaktadır.
4) Kabızlık ve Şişkinliğe İyi Gelir
Bir başka kaktüs meyvesi faydası ise bağırsak dostu olmasıdır.
Düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak fonksiyonlarını düzenler.
Kabızlık ve şişkinlik gibi sindirim sorunlarını ortadan kaldırır.
Mide ve bağırsak sorunlarına yakalanma riskini düşürür.
5) Vücuda Enerji Verir
İçeriğindeki yüksek oranda C vitamini ile vücuda enerji verir.
Özellikle bahar ve yaz mevsimlerinde görülen yorgunluğa karşı etkili bir doğal reçetedir.
6) Kolesterol Seviyesini Düşürür
Kolesterol seviyesini düzenleyen kaktüs meyvesi özellikle kötü kolesterolün düşmesine yardımcı olur.
Bu özelliği sayesinde kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır.
7) Glisemik İndeksi Düşüktür
İncir meyvesi ile kıyaslandığında glisemik indeksi daha düşüktür.
İncirin aksine kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltip sonra aynı hızda düşürmez.
8) Zayıflamaya Yardımcıdır
Kaktüs meyvesi glisemik indeksi düşük bir besin olduğundan uzun süre tok tutar.
Kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir.
Kaktüs Meyvesi Nasıl Tüketilir?
Kaktüs meyvesi tatlı ve sulu bir meyvedir.
Dikenli incir, Hint inciri ve Frenk yemişi isimleriyle de tanınır.
Sıcak ve kuru bölgelerde yetişir. Ana vatanı Güney Amerika’dır. Ülkemizde ise Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişir.
Dikenli incir isminden de anlaşılabileceği üzere, üstüne dikenler vardır.
5-10 cm boyutundadır. Sarı, turuncu ve kırmızı renklerde kabuğu vardır. Etli bir meyve türüdür.
Kabuk kısmı soyularak yenir.
Bir kaktüs meyvesi 8 kcal kaloridir. 100 gramı ise 41 kaloridir.
100 gram kaktüs meyvesi; 10 g karbonhidrat, 0,5 g yağ, 0,7 g protein, 3,6 g diyet lifi, 5 mg sodyum, 220 mg potasyum, 14 mg C vitamini içerir.
Kaktüs meyvesi yararları çok fazla olmasına rağmen günde 2-3 adetten fazla tüketilmesi önerilmez. Çok fazla tüketildiğinde karın ağrısı veya bağırsak tıkanıklığı gibi istenmeyen durumlar oluşabilir.
Çocuklar da dahil olmak üzere her yaş grubu tarafından güvenle tüketilebilir.
Dikenli bir meyve olduğundan toplaması biraz zordur. Pazar ve manav tezgahlarında buz dolu kapların içinde bekletilerek satılır.
İbn-i Sina’ya göre bütün meyvelerden daha besleyici ve yararlı bir meyvedir.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Sarımsaklı Sütün Faydaları: Doğal Antibiyotik
Sarımsaklı Süt: Ev Yapımı Doğal Antibiyotik
Sarımsaklı süt astımdan kalp sorunlarına kadar birçok rahatsızlığa iyi gelen bir karışımdır. Halk arasında sarımsaklı süt doğal bir ilaç olarak bilinir. Yapımı son derece basit olan bu karışımı siz de evinizde kolayca hazırlayabilirsiniz.
Sarımsak soğangillerden bir bitki çeşididir. Doğal antibiyotiktir. Süt ise en az sarımsak kadar yararlı bir besindir. Kalsiyum açısından çok zengindir.
Peki, oldukça faydalı olan sarımsak ve süt karıştırıldığında ne olur? Bu iki besinin faydaları karıştırıldığında katlanarak artar. Sarımsaklı süt Saraçoğlu tarafından da oldukça faydalı olarak belirtilen bir karışımdır.
Sarımsaklı sütün faydaları hakkında birçok soru bulunmaktadır. Sarımsaklı süt öksürüğe iyi gelir mi ya da zayıflatır mı? İşte, tüm sorularınızın yanıtları!
Sarımsaklı Sütün Duymadığınız 10 Faydası
Sarımsaklı süt neye iyi gelir ve faydaları nelerdir? İşte sarımsaklı sütün duyulmamış faydaları…
1) Kötü Kolesterolü Düşürür
Sarımsaklı süt kalp ve damar sağlığı için birebirdir.
Pıhtı oluşumunu engeller ve kötü LDL kolesterolünü azaltır.
Bu karışım eğer az yağlı süt ile yapılırsa daha etkili olur.
2) Gribal Enfeskiyonlara Karşı Koruyucudur
Sarımsaklı süt grip ya da soğuk algınlığı ve zatürre gibi kış hastalıklarına karşı koruyucudur.
Hastalığınızın daha kolay atlatılması için siz de günde 2 ya da 3 kere sarımsaklı sütü içebilirsiniz.
Sarımsaklı süt daha kolay toparlanmanızı sağlayacaktır.
3) Uykusuzluğa İyi Gelir
Sarımsak sütünün uykusuzluğa iyi geldiği bilinir.
Gece yatmadan önce bir bardak sarımsaklı süt içilmesi daha kolay uykuya dalmanızı sağlar.
4) Cildi Besler ve Arındırır
Sarımsaklı süt akneleri giderir.
Cildi güzelleştirir.
Sivilce lekeleri ve ciltte oluşan diğer lekeleri geçirir.
5) Saçlara Canlılık ve Parlaklık Verir
Sarımsak ve süt karışımı saça faydaları ile de dikkat çeker.
Sarımsak ve süt karışımı ile elde edilen maske saç tellerini onarır.
Saç köklerini ve uçlarını besler.
Saça parlaklık verir.
6) Astım ve Kuru Öksürüğe İyi Gelir
Sarımsak sütü astım ve alerjik nezlenin neden olduğu rahatsızlıkları gidermeye yardımcı olur.
Astım hastalığı olanların günde bir bardak sarımsaklı süt içmeleri tavsiye edilir.
7) Karaciğeri Toksinlerden Arındırır
Sarımsaklı süt karaciğerdeki toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardım eder.
Karaciğer yetmezliği ve karaciğer yağlanması gibi karaciğer rahatsızlıklarının giderilmesinde destekleyici tedavi olarak kullanılır.
Karaciğere detoks yapar bu sayede karaciğerin hasar görmesini engeller.
8) Ağrıları Azaltır
Sarımsak sütü eklem ve kas ağrılarını azaltır.
Kollar ve bacaklar başta olmak üzere vücuttaki eklem bölgelerinde meydana gelen ağrıların iyileşmesine yardım eder.
Kireçlenme nedeniyle meydana gelen ağrıların giderilmesinde kullanılır.
9) Zayıflamaya Yardımcıdır
Sarımsak ve süt zayıflama isteyenlerin tercih ettiği bir karışımdır.
Sarımsak sütü vücuttaki ödemin vücut dışına atılmasını sağlar.
10) Sarımsaklı Sütün Diğer Faydaları
Sarımsaklı süt parazit (bağırsak parazitlerini) temizler.
Anne sütünü arttırıcı bir etkiye sahiptir.
Kadınlarda ortaya çıkan yumurtalık kistin tedavisinde kullanılır.
Sarımsağın içerisindeki kükürt sayesinde akciğer rahatsızlıklarının oluşumunu önler.
Sarımsaklı süt karışımı iktidarsızlık ve benzeri sorunlara iyi gelir.
Ayrıca bu karışım (özellikle sarımsak) erkek ve kadın fark etmeksizin doğurganlık sorunları için de denenebilir.
Öksürüğün giderilmesine yardım eder.
Sarımsaklı Süt Zararları ve Yan Etkileri
Peki, bu kadar faydası bulunan sarımsaklı sütün zararları var mı? Sarımsaklı sütün başlıca yan etkileri ve zararları:
Sarımsağa ya da süt ve süt ürünlerine bir alerjiniz varsa bu karışımı kullanmamalısınız.
Sarımsağın fazla tüketimi trombositlerin pıhtılaşma özelliklerini olumsuz etkileyebilir.
Hamileler ya da emziren anneler sarımsaklı sütü doktorlarına danışmadan kesinlikle kullanmamalıdır.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Kükürtlü Sabunun Cilt Saç İçin 6 Faydası
Kükürt Sabunu Faydaları ve Kullanımı
Cilt ve saç sağlığı için en etkili yöntem doğal ürünler kullanmak. Son günlerde daha da popülerleşen kükürtlü sabun ise özellikle yağlı ciltlere sahip olanlar için ideal. Kükürtlü sabun sağlığa oldukça yararlı olmasıyla dikkat çeken doğal reçetelerden biri. Özellikle saç ve cilt sağlığı için oldukça faydalı. Bu nedenle duş jellerinden şampuanlara ve yüz temizleme ürünlerine kadar birçok bakım ürününün içinde bulunuyor.
Saçların ve cildin sağlığını doğal yollardan korumak için birçok farklı bitki bulunmaktadır. Bu bitkilerin içeriklerinden de birçok farklı ürün üretilmektedir. Doğal sabunlar da bu ürünlerden biridir. Bu sabun türlerinin arasında kükürtlü sabun dikkat çekmektedir.
Kükürtlü sabun saç ya da cilt için üretilen bu sabunlardan en çok tercih edilen sabundur. Kükürtlü sabun İbrahim Saraçoğlu tarafından da cilt ve saç için kullanılması tavsiye edilen bir sabundur.
Biz de bu yazıda kükürtlü sabun hakkında merak ettiğiniz her şeyi bir araya getirdik. İşte kükürtlü sabunun faydaları ve hakkında bilinmesi gereken her şey!
Kükürtlü Sabun Nedir?
Kükürt doğada saf halde bulunan limon sarısı renge sahip kokusuz bir maddedir. Sağlık sektöründen kozmetik sektörüne kadar birçok farklı alanda kullanılır.
Kükürt halk ilacı olarak da bilinir. Eski çağlarda egzama, uyuz ya da yanık tedavisinde kullanılırdı. Günümüzde ise hale birçok tedavi alanında kullanılmaktadır.
Kükürt fiziksel sağlık için oldukça gerekli ve faydalı bir mineraldir. Volkan yataklarında çokça bulunmaktadır.
Kükürtlü sabunun içeriğinde kükürt, doğal kokular ve doğal sabun yer alır.
Uzmanların da önerdiği sabun türü olan kükürtlü sabun antibakteriyel özelliği sayesinde birçok cilt sorununun ve rahatsızlığın giderilmesi için tercih edilen bir sabun türüdür.
Kükürtlü sabunu organik ürün satan marketlerden, eczanelerden, online satış sitelerinden ya da aktarlardan kolayca satın alabilirsiniz.
Kükürtlü Sabunun Cilt Saç İçin 6 Faydası
Kükürt Sabunu Faydaları ve Kullanımı
Cilt ve saç sağlığı için en etkili yöntem doğal ürünler kullanmak. Son günlerde daha da popülerleşen kükürtlü sabun ise özellikle yağlı ciltlere sahip olanlar için ideal. Kükürtlü sabun sağlığa oldukça yararlı olmasıyla dikkat çeken doğal reçetelerden biri. Özellikle saç ve cilt sağlığı için oldukça faydalı. Bu nedenle duş jellerinden şampuanlara ve yüz temizleme ürünlerine kadar birçok bakım ürününün içinde bulunuyor.
Saçların ve cildin sağlığını doğal yollardan korumak için birçok farklı bitki bulunmaktadır. Bu bitkilerin içeriklerinden de birçok farklı ürün üretilmektedir. Doğal sabunlar da bu ürünlerden biridir. Bu sabun türlerinin arasında kükürtlü sabun dikkat çekmektedir.
Kükürtlü sabun saç ya da cilt için üretilen bu sabunlardan en çok tercih edilen sabundur. Kükürtlü sabun İbrahim Saraçoğlu tarafından da cilt ve saç için kullanılması tavsiye edilen bir sabundur.
Biz de bu yazıda kükürtlü sabun hakkında merak ettiğiniz her şeyi bir araya getirdik. İşte kükürtlü sabunun faydaları ve hakkında bilinmesi gereken her şey!
Kükürtlü Sabun Nedir?
Kükürt doğada saf halde bulunan limon sarısı renge sahip kokusuz bir maddedir. Sağlık sektöründen kozmetik sektörüne kadar birçok farklı alanda kullanılır.
Kükürt halk ilacı olarak da bilinir. Eski çağlarda egzama, uyuz ya da yanık tedavisinde kullanılırdı. Günümüzde ise hale birçok tedavi alanında kullanılmaktadır.
Kükürt fiziksel sağlık için oldukça gerekli ve faydalı bir mineraldir. Volkan yataklarında çokça bulunmaktadır.
Kükürtlü sabunun içeriğinde kükürt, doğal kokular ve doğal sabun yer alır.
Uzmanların da önerdiği sabun türü olan kükürtlü sabun antibakteriyel özelliği sayesinde birçok cilt sorununun ve rahatsızlığın giderilmesi için tercih edilen bir sabun türüdür.
Kükürtlü sabunu organik ürün satan marketlerden, eczanelerden, online satış sitelerinden ya da aktarlardan kolayca satın alabilirsiniz.
Kükürtlü Sabunun Cilt ve Saç İçin 6 Önemli Faydası
Kükürtlü sabun faydası oldukça fazla olan bir sabundur. Kükürtlü sabunun çok bilinmeyen 6 faydası ise:
1) Sivilce ve Akne Tedavisinde Kullanılır
Kükürtlü sabun sivilce ve aknelere iyi gelmektedir.
Kükürtlü sabunun cildi kurutma özelliği bulunmaktadır.
Antiseptik ve antibakteriyel bir sabun türüdür. Bu neden cilt problemlerinde tedavi amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.
Siz de akne problemi yaşıyorsanız düzenli olarak cildiniz kükürtlü sabunla temizleyebilir ve aknelerden kurtulabilirsiniz.
Sivilceli cilt normalden daha yağlı olur. Kükürt yardımıyla cilt kurutulur. Bu sayede sivilce ve akneler de azalmalar meydana gelir.
Kükürt cildin yağlılığını azaltır. Bu sayede gözeneklerin tıkanmasına engel olur. Bu sayede beyaz noktaların oluşumunda ve görünümünde azalma meydana gelir.
2) Yağlı Saçları Arındırır, Canlandırır
Kükürtlü sabun saçlara parlaklık ve canlılık sağlar.
Kırılmış ve hasar görmüş saçlara canlılık verir.
Bitleri ortadan kaldırmaya yardım eder.
Fazla yağlı saçların yağ dengesini sağlamasına yardımcı olur.
Saç derisini derinlemesine temizler.
Saç diplerindeki gözenekleri açarak saçların nefes almalarını sağlar.
Kükürtlü sabun saç derisinde oluşabilecek mantar ve benzeri enfeksiyonların ortadan kaldırılmasında kullanılır.
3) Seboreik Dermatite İyi Gelir
Seboreik dermatit ciltte yetişen bir mantar türünden kaynaklanır.
Cildin döküntülü, kırmızı, pullu ve yağlı görünmesine neden olur.
Bu hastalık vücudun çeşitli bölgelerinde ortaya çıkabilir.
Seboreik dermatitin en çok görüldüğü bölgeler saçlar, yüz, koltuk altı ve göğüstür.
Kükürtlü sabun seboreik dermatite neden olan mantarları ortadan kaldırır.
Eğer ne yaparsanız yapın geçmeyen seboreik dermatit sorununa sahipseniz bir de kükürtlü sabunu denemenizi öneririz.
4) Cildi Yeniler ve Sıkılaştırır
Kükürtlü sabun cilde faydası ile dikkat çeker.
Kükürtlü sabun cildin daha sıkı olmasını sağlar.
Gerginleştirici özelliği sayesinde yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Cildin yenilenmesine yardım eder.
Kükürtlü sabun egzama ve sedef hastalığına iyi gelir.
Ayrıca terleme sorunlarına karşı önler.
5) Uyuza Karşı Etkilidir
Kükürtlü sabun uyuz tedavisinde kullanılmaktadır.
Uyuz mikroskopik miteların cildin altına gömüldüğü zamanlarda ortaya çıkabilir.
Bu mitelar ağrıya ve kaşıntıya sebep olur. Kükürt bu miteları öldürür.
Eğer uyuz sorununuz varsa cildinizi kükürtle temizlemeyi deneyebilirsiniz.
6) Rosacea (Gül Hastalığı) Tedavisinde Kullanılır
Halk arasında gül hastalığı olarak da bilinen rosacea genelde burunda, yanaklarda ve alında kızarıklığa, şişliklere ve isiliklere neden olan bir cilt rahatsızlığıdır.
Gül hastalığı sadece yüzde değil boyunda, saç derisinde ya da kulaklarda da oluşabilir.
Tedavi edilmezse kılcal damarlar kalıcı olarak görünür hale gelir.
Kükürtlü sabun kurutucu özelliği rosacea hastalığında oluşan kızarıkların ve isilikleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Kükürtlü Sabun Ne İşe Yarar, Nasıl Kullanılır?
Cilt için kullanımı:
Yüzünüzü ıslatın ve nazikçe sabunu yüzünüze sürün.
1 – 2 dakika sabunu cildinizde bekletmeniz yeterlidir.
Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa yüzünüzü yıkarsanız kükürtlü sabunun sonuçlarını daha kısa sürede görebilirsiniz.
Kükürt sabunun kurutucu özelliği olduğu için haddinden fazla kullanımı sorunlara yol açabilir.
Bu sabunun günde en fazla iki kere kullanmanız ve cildinizi temizlerken sabunu cildinizde fazla bekletmemeniz önerilmektedir.
Sabunun yüzünüzde fazla beklemesi cildinizin aşırı kurumasına neden olabilir.
Saçlar için kullanımı:
Saçlarınızı ıslatın ve kükürtlü sabun ile köpürtün.
Saç diplerine masaj yaparak sabunu iyice yedirin.
Saç temizliğiniz için sadece kükürtlü sabunu kullanmak yeterli olacaktır.
Saç için kullanılacak kükürtlü sabun haftada birkaç kere uygulanması tavsiye edilir.
Haftada birkaç defadan fazla kullanımı saç yapısının zarar görmesine neden olabilir.
Kükürtlü sabun yağlı saçların yağ dengesini sağlamada işe yarar. Fakat kuru saçlara sahip olan kişilerin saçlarını daha da kurutabilir.
Bu nedenle kuru saçlara sahip olanlar için bu sabunun kullanımı pek tavsiye edilmemektedir.
Kükürtlü Sabun Kullanılırken Dikkat Etmeniz Gerekenler
Kükürtlü sabun hassas ve kuru ciltleri tahriş edebilir. Yağlı ciltlere iyi gelen kükürtlü sabun kuru ciltlere iyi gelmeyebilir. Bu nedenle kükürtlü sabunu kullanmadan önce cilt tipinizi biliyor olmanız gerekir.
Kükürtlü sabunun faydalarından yararlanabilmek için hakiki, doğal ve tamamen katkısız olanın kükürtlü sabununu almaya özen gösterin.
Sabunu göz ve göz çevresinden uzak tutun. Sabun gözlerinle temas ederse bol su ile durulayın.
Bir hastalığınız varsa kükürtlü sabunun kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız.
Kükürtlü sabunu oda sıcaklığında ve kuru yerde saklamaya özen gösterin.
Ayrıca kükürtlü sabun gümüşlerin kararmasına neden olabilir. Bu nedenle kükürtlü sabunu gümüş eşyalarınızdan uzak tutmalısınız.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
Ekmeğin Zararları: Yemeli mi Yememeli mi?
Ekmek Yemek mi Yememek mi Zararlı?
Ülkemizde son yıllarda en çok tartışılan konu ekmek. Televizyon ekranlarında sıkça gündeme getirilen bu konu hakkında kitaplar, makaleler yazılıyor. Kimileri ekmeğin bağırsak florasını hasara uğrattığını, bu alışkanlığın tıpkı sigara kullanımı gibi bir anda bırakılması gerektiğini ve ömür boyunca ekmeksiz bir diyetin sürdürülmesi gerektiğini söylüyor.
Kimi uzmanlar ise ekmeğin iyi bir karbonhidrat kaynağı olduğunu ve ekmeksiz bir hayatın vücutta başka sorunlara sebep olabileceğini savunuyor. Bir başka görüş ise beyaz ekmek yerine kepekli ekmeğin tercih edilmesi gerektiği iddiasını öne sürüyor. Hal böyle olunca birçok insan ekmek tüketimi konusuna nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyor.
Ekmeğin zararları nelerdir? Peki hiç ekmek yememenin zararları var mı? Gelin, bu soruların cevaplarına birlikte bakalım. Ekmek mi yoksa hiç ekmek yememek mi zararlı sorusunun yanıtını arayalım.
Ekmeğin Zararları Nelerdir?
1) Besin Değeri Düşüktür
Sağlıklı bir yaşamın sırrı 3 beyazdan uzak durmak. Nedir bunlar? Un, şeker ve tuz.
Market ve fırınlardan satın aldığımız ekmek, genellikle beyaz undan yapılmaktadır. Basit karbonhidrat olarak nitelendirilen beyaz unun beyin sağlığı başta olmak üzere insan vücuduna birçok zararı olduğu bilinmektedir.
Beyaz un, kolay şekil alması ve daha beyaz görünmesi için çeşitli işlemlerden geçirilir. Değirmende öğütülürken içinden buğdayın en kıymetlisi olan ruşeym ve buğday kepeği alınır. Ruşeym ve buğday ile birlikte onların sahip olduğu vitaminler, mineraller, omega 3 ve 6 doymamış yağ asitleri, protein ve karbonhidrat değerleri de alınmış olur. Tüm besleyici özelliklerinden yoksun kalan beyaz un artık besin değeri düşük bir yiyecektir.
Beyaz unun bir diğer handikapı ise kolay acıktırması ve bunun sonucundan da kilo aldırmasıdır.
2) Glisemik İndeksi Yüksektir
Glisemik indeks, karbonhidrat içeren bir besinin yenildiği andan itibaren kana geçme ve kan şekerini yükseltme hızıdır.
Yapılan araştırmalarda ekmeğin glisemik indeksinin unun çeşidi ve nasıl çekildiğine göre farklılık gösterdiği gözlenmiştir.
İşlem görmeyen, taş değirmende öğütülen unların glisemik indeksi daha düşükken rafine beyaz undan yapılan ekmeğin glisemik indeksi daha yüksektir.
Ayrıca ekşi mayalı ekmeklerin glisemik indeksi düşük, endüstriyel maya ile yapılan beyaz ekmeğin glisemik indeksi ise daha yüksektir.
3) Bağımlılık Yapar
Ekmeksiz yemek yiyemediğini söyleyen insanların sayısı hiç de az değil. Bunun en önemli sebebi ekmeğin içeriğindeki şekerdir.
Dilimizde tatlı, tuzlu, acı ve eksi olmak üzere 4 adet tat alma duyusu bulunur.
Ekmek içerisindeki şeker sebebiyle diğer duyuları baskılar ve zamanla bağımlılık yapar.
Hazır ekmeklerin içerisinde çeşitli kıvam arttırıcı maddeler ve fruktoz bulunur. Bu kimyasal maddeler bağımlılığa sebep olur.
4) Gluten İçerir
Gluten, buğdayın içinde yer alan bir protein grubudur. Aslında buğdayın öz değerlerine sahip olan bu protein türü bazı hastalıklarda kaçınılması gereken bir madde olarak karşımıza çıkıyor.
Gluten alerjisi denildiğinde ilk akla gelen hastalık çölyaktır. Çölyak hastalığında glüten alerjisi artık kronikleşmiştir, yani ömür boyu sürer. Çölyak hastaları sadece ekmekten değil glüten içeren tüm besinlerden uzak durmalıdır.
Son yıllarda otoimmün hastalıkların gizli glüten alerjisinden kaynaklandığını savunan uzmanlar medyada sıkça haber olmaktadır. Özellikle Canan Karatay, Ahmet Aydın ve Ümit Aktaş gibi alanında uzman isimler otoimmün hastalığı bulunan kişilerin tıpkı bir çölyak hastası gibi glüten içeren yiyeceklerden uzak durması gerektiğini söylemektedir.
Hiç Ekmek Yememenin Zararları Nelerdir?
Ekmek zararları ile anlatılıyor. Hiç ekmek yememek ne kadar mantıklı?
Karbonhidrat hayatımız için önemli bir besin grubudur. Bu besin grubunun en önemli elemanı ekmektir. Son dönemde protein ağırlıklı, glütensiz beslenme programları çok popüler. Birçok bütüncül tıp uzmanı bu tarz beslenmenin daha sağlıklı olduğunu savunmaktadır. Ancak bunun aksini savunan, tek tip beslenmenin doğru olmadığını söyleyen uzmanların sayısı da az değildir.
Peki hiç ekmek yememenin zararları nelerdir?
Karbonhidrat kaynakları günlük ihtiyaç duyulan enerji miktarının neredeyse yüzde 60’ını karşılar. Eğer yeterli miktarda karbonhidrat alımı olmazsa vücut enerji olarak proteinleri kullanır. Bu durum zamanla kasların erimesine yol açabilir.
Ekmek aslında lif açısından zengin bir besindir. Özellikle çavdar, kepekli ve tam tahıllı ekmek içeriğindeki lif sayesinde bağırsakların düzenli çalışmasına katkıda bulunur. Lifli yiyeceklerin tüketilmemesi kabızlık başta olmak üzere çeşitli sindirim sorunlarına yol açabilir.
Tam tahıllı besinler vücudun enerji seviyesini yükselten birçok vitamin ve mineraller içerir. Özellikle tam tahıllı ekmek hem söz konusu vitamin ve mineraller hem de magnezyum açısından zengin bir besindir. Ekmeğin tamamen kesilmesi durumunda enerji düşüklüğü, yorgunluk ve halsizlik gibi şikayetler olabilir.
Karbonhidratların önemli görevlerinden biri de mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin salgılanmasına yardımcı olmasıdır. Ani bir kararla ekmek yemeyi bırakan bir kişi stresli bir ruh haline bürünebilir.
Sonuç olarak:
Ekmekle ilgili tartışmaların temeli geçmişten günümüze buğdayda yaşanan değişime uzanmaktadır. Genetiği ile oynanan, Canan Karatay’ın ekranlarda sıklıkla cüce buğday olarak bahsettiği buğdayın tarihi 50 yıl öncesine dayanıyor. Modern buğday verimli olmasının yanı sıra hastalıklara karşı daha dirençlidir. Özellikle kuraklığa karşı dayanıklıdır ve her bir başaktaki dane sayısı daha fazladır.
Organik, diğer bir deyişle antik buğday 14 kromozomdan meydana gelir. Ancak modern buğdayın kromozom sayısı 40’ı geçmiştir. Buna paralel olarak modern buğdaydaki glüten oranı artmış, vücudumuzun tolere edemediği seviyelere ulaşmıştır.
Modern buğdayın ve bu buğdaydan yapılan beyaz ekmek zararları oldukça fazladır. Öncelikle şunu söylemeliyiz ki beyaz undan yapılan ekmek bağışıklık sisteminin düzenli ve dengeli çalışmasına zarar vermektedir. Bu durum birçok kronik rahatsızlığa kapı aralar. Modern buğdayın bir diğer etkisi ise bağırsakların çalışma sistemini bozmasıdır. Sindirimin tam olarak gerçekleşmemesi başta çölyak olmak üzere birçok hastalığa sebep olmaktadır. Tüm bu nedenlerle beyaz ekmeğin hayattan çıkarılmasında fayda vardır.
Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek, kepek ekmeği, çavdar ekmeği, siyez unundan yapılan ekmek veya ekşi maya ile yapılmış ekmek tercih edilebilir. Bu ekmek çeşitleri vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve lif açısından zengindir. Uzmanlar özellikle kepekli ekmeği ve tam buğday ekmeğini tavsiye ediyorlar. Beyaz ekmek ile kıyaslandığında kepekli ekmeğin zararları yok denecek kadar azdır. Genetiği değiştirilmemiş, atalık buğdaydan elde edilen un ile yapılan ekmek en iyi ekmek tercihidir. Dilerseniz atalık buğdaydan yaptığınız ekmekte ekşi maya da kullanabilirsiniz. Ekşi maya ekmeğin içerisindeki glüten oranını azaltır.
Çok ekmek yemenin zararları gibi hiç ekmek yememenin zararları da vardır. Karbonhidrat vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğelerinden biridir. Çölyak rahatsızlığınız yoksa ekmeği hayatınızdan tamamen çıkarmak yerine daha sağlıklı ekmek çeşitlerine yönelmeniz çok daha doğru bir karar olacaktır.
Bunu beğenen ilk kişi ol.
İnsanların Diğer Beğendikleri
Sağlık / Güzellik
3
Beğeniler
Sayfa Yöneticileri
-
BuseeKurucu