Fi

Asya Şen
tarafından - Nisan 2, 2020
316 görüntüleme

Akilah Azra Kohen – Fi Özeti

Akilah (Azra Sarızeybek Kohen) kimdir?

İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema ile Ottawa Üniversitesi Üçüncü Dünya Ülkelerine Yardım Ekonomisi bölümlerinden mezundur. Daha sonra, Boğaziçi Üniversitesi Klinik Psikoloji Master Programına katılmıştır. İyi derecede İngilizce ve İtalyanca konuşan Azra Sarızeybek Kohen, bir çocuk annesidir. Organik tarıma, evrenin matematiğine ve bir Yaratıcı olduğuna inanır. Hiçbir politik görüşü yoktur. Dünyadaki en büyük problemin ne eğitim, ne işsizlik, ne de parasızlık olmadığını bilir; ona göre en büyük problem annelerdir. Çocuklarına kimlik bilinci yüklemeyerek bireyselliğe erken yaşta uyanmalarını engelleyen anneler yüzünden dünyanın bugün bu karmaşada olduğunu düşünür. Bir bireyin bile doğru davranarak dünyayı değiştirebileceğine ve hakiki insan olmak için her an evrimleşebildiğimize inanır. Emektar bir canseverdir. 

Arka Kapak

Fi, deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip çıkmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma, ve aldanma hikayeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır.

Fi, güzelliğin lanetlendiği, zekânın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır.

Bir kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır?

Özet

Özete geçmeden önce size, kitabın adını alan Fi sayısı’ndan bahsedeyim. Fi; bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkili boyutları verdiği düşünülen geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından keşfedilmiş, mimaride ve sanatta kullanılmıştır. İrrasyonel bir sayıdır ve ondalık sistemde yazılışı; 1,61803…’tür. Göze güzel gelen orantıyı temsil ettiği düşünülür.

Ülkenin en önde gelen psikoloğu, aynı zamanda en çok izlenen tv programının sunucusu Can Manay’ın bir takıntısı var. Fi oranı.. Herkes ona hayranken, o kafayı tek bir kişiye takmış durumda; Satın almak için gittiği bir eve bakarken komşu bahçede dans edişini gördüğü ve tüm duygularını alt üst eden Duru..

Aşkta ve savaşta yer yol mübah derler. Can Manay bu lafı çok iyi bilip, istediği şey için her şeyi göze alacak bir savaşçı. Ama işi sandığı kadar da kolay değil. Çünkü kazanmaya çalıştığı Duru’nun yakışıklı, zeki ve son derece yetenekli Deniz adında bir nişanlısı bulunmakta..Deniz, Can’ın istese de küçümseyemeyeceği, zekice fikirlere sahip, insanlara istediğini yaptırabilen bir müzik öğretmeni.

Can sevdiği kadını kazanmaya çalışırken, etraflarında onlarca, yüzlerce, binlerce insan kendi içlerine kapanık hayatlarını yaşamakta ve sadece çok az bir kısmı kendi güçlerinin, hayata geliş amaçlarının yapabileceklerinin farkına varabilmiş burumda.

Kitapta bahsedilen Bilge, Özge, Ada, Deniz bu azınlık arasına girebilen ve inandıkları şeyleri ne pahasına olursa olsun savunan ve savaşan kişiler. Belki bir kısmının yolları kesişiyor, belki de hiç karşılaşmadan kendi savaşlarını veriyorlar hayatlarını güzel kılmak uğruna.

Bilge, küçük yaşta annesini kaybetmiş, otistik kardeşiyle ilgilenerek hayatın zorluklarını hep göğüsleyebilmiş, dış görünüşünün kötü olmasına aldırmadan bu dezavantajını güce çevirebilmiş psikoloji öğrencisi. Can Manay’la konuşması sonucu hayatı bir bakıma kolaylaşıyor ama o yine de temkinli hareket etmek zorunda.

Özge, Can Manay’la bir röportajı sonucu işini kaybeden, en umutsuz anında kendini motive edebilen, küllerinden doğmayı başarabilen bir gazeteci.

Ada ise yaptığı müzikle dünyaya hükmedebileceğinin farkında bir müzisyen.

Hepsinin içinde süregelen yaşama, dik durma, güzellikleri keşfedebilme savaşını anlatıyor Fİ…

Yorumum

Çok övülen kitaplara karşı çekincelerim var. Bu tarz kitaplar ne kadar güzel yazılmışsa yazılsın, övgülerden dolayı yükselen beklentilerinizi karşılayamazlar. O yüzden bu kitabı okumadan önce uzun süre kitaplığımda beklettim. Alıp okumaya karar verdiğimde ise övgüleri, eleştrileri hakkında konuşulan her şeyi görmemiş gibi yapıp, hiçbir beklenti içine gitmeden okumaya başladım. Kitabı okumak isteyenlere ilk tavsiyem – tabi hâlâ okumayan kaldıysa- beklentilerini yüksek tutmamaları yönünde.

Kitapla ilgili tek bir kelime söyleyecek olsam bu kelime FARKLI! olurdu. Hani bazı Amerikan filmleri var. Tek bir karaktere bağlı kalmazlar. Olaylar birbirini tanımayan birden çok karakter etrafında gelişir. Bu kitap bana o filmleri hatırlattı.

Son sayfasına geldiğimde ise elimde sooonn derece iyi pazarlanmış bir kitap tuttuğumu farkettim. Kitapta gelecekle ilgili ip uçları verilmesine rağmen, muhtemelen 2. kitap alınıp okunsun diye çoğu olay eksik bırakılmış. Beklenti içine girmeyeceğimi söylesem de kitaptaki cümleler insanı bir beklentiye sokuyor ve son sayfaya geldiğimde o beklentim hayalkırıklığına ve biraz da sinire dönüştü.

Can Manay, hayranlarının aksine biz kendisinden nefret ederim diye var adeta. Belki biraz içimizdeki bizi yansıtsa da sapkınlık derecedeki takıntısı ve düşünce yapısı son derece rahatsız etti beni. Bir insanı, kendinize ait hissedip ona sahip olduğunuzu düşünemezsiniz.

Deniz ve Bilge’nin düşünce yapıları ve saflıkları ise -aşırıya kaçsa da- bu dünyada hala iyi bi şeylerin, iyi insanların var olabileceğine inanmamızı sağlıyor.

Yayınlanan: Eğitim, Eğlence
Başlıklar: fi, çi, pi, akilah, azra, kohen, roman, hikaye, kitap, özet
Bunu beğenen ilk kişi ol.